Zalime zalim dediği için, zalimin gazabına maruz kalan,
Zorbaya zorba dediği için, zorbanın hedefi olan,
Mafya babalarına suç örgütü lideri dediği için, linç edilen,
Devletin hüküm oluşturma yetkisini ayaklar altına alıp, yerine tekke hukukunu ikame etmeye gayret edenlere “ülkeme yazık ediyorsunuz” dediği için, Bekirağa Bölüklerinde çürütülen,
Demokrasilerin dördüncü gücü olarak, devletin totaliterleşme eğilimlerine engel olmakla görevli, temel hak ve özgürlüklerin yanında durmanın varoluşunun gereği olduğunu bilmeyen,
Yaşamını etkileyen her konuda vatandaşın bilgi edinme hakkının yanında duramayan hatta bilgi karartmasının suç ortağı olan gazetecilerin olduğu bir yerde, “Gazeteciler Günü” kutlamak çok manidar olsa da “bir zamanlar hakları için mücadele eden gazeteciler de varmış” diyebilmek için 10 Ocak tarihini hatırlamakta yarar var diye düşünüyorum.
Gazetecilik hiçbir zaman zengin olma aracı olmamıştır.
Nerede gazetecilik adına yüklü para pul işlerinin organizasyonu varsa, biliniz ki, orada halk satışa gelmektedir.
Sularını canavarca kirleten ve tüketenleri,
Havasını insafsızca kirletenleri,
Doğasını, toprağını, geleceğimizi yok etme pahasına ranta kurban edenleri,
Adaletin, hukukun paspas edilmesine göz yuman hatta alkış tutan kemirgenleri eleştiremeyen ve hatta ruhundan koparılarak onların yanında görünmek için yarışan gazetecinin ne günü olabilir ki?
Bunların yanısıra;
Gazeteciliğin var oluş gerekçelerine sıkı sıkıya bağlı, adaleti namusu bilen, halkının ezilmesine izin vermeyen, devletin hukukunun yanında duran ve bu uğurda maddi manevi nice bedeller ödeyen namus abidesi gazetecileri de yakından tanıyorum.
Onlara “Gazetecilik de, kutlama günleri de” çok yakışıyor.
Kendisini gazeteci hisseden bütün arkadaşlarımın gününü kutluyorum.