Tüm canlıların doğada faydaları olduğu kadar çoğalıp-azalınca zararları belirgin olarak görülür. Durgun sularda kurbağalar insanlar tarafından avlanıp yok edilince, Eğirdir Gölünde sivrisineklerin çoğaldığını ve sorun yarattığını haberlerden öğrendik.
Son yıllarda bir sokak hayvanları yaygarası var. Sokaklarda özellikle büyük şehirlerde başıboş gezip dolaşan nerede ne bulurlarsa yiyip içen, yerine göre aç gezen hayvanlar.
Sokakta tek ve sürüler hâlinde dolaşan bu hayvanları, sahiplenen koruyup kollayan, onların bakımı için özveride bulunan insanlarımız olduğu gibi, bu hayvanlardan ürken, korkan, yolunu değiştiren insanlar da var.
Yukarıda kategorize ettiğimiz iki ayrı grubun dışında, kedi köpek gibi hayvanları sahiplenip bir müddet baktıktan sonar sokağa atanlar var. Ayrıca birlikte yaşadığı hayvanı gönülden seven ve ölünceye kadar ona bağımlı olan insanları da aramızda var.
Kırsalda yaşayan insanlarımızın öküzü, eşeği, kedisi, köpeği, koyunu keçisi her neyse onlar için yaşam aracı ne ise büyük kentlerdekiler için de kedisi köpeği bir yaşam aracıdır. Şu farkla, kırsaldaki insanlar bu hayvanları üretim amaçlı besleyip sahiplenirken büyük kentlerde evcil olarak beslenen kedi ve köpekler yoldaştır, arkadaştır.
Kent insanının yalnızlığı, iletişim kurmadaki güçlüğü, aşırı bencilliği, onları arkadaş bulmaya zorlamakta ve kendi emir-komutasına girecek bir canlı ile birlikte yaşamaya mecbur kılmaktadır. İşte bu hayvanların başında kısmen güvenliklerini de sağlayan köpekler ve sevilmeye muhtaç kedilerdir.
Ülkemizde milyonlarca aç susuz yaşayan insanlarımız varken, okula gidemeyen kız ve erkek çocuklarımız dururken, büyük kentlerde kedi ve köpek maması için harcanan milyarlar olduğunu da görmemiz gerekir.
Önümüzdeki yıllarda büyük kentlerde kedi köpek besleme, sahiplenme daha da artacaktır. 1970 yılların başında İstanbul’da sadece bir tane veteriner varken (Sıraselviler Cad. Beyoğlu /Cihangir’de.) Bugün İstanbul’da veteriner dolu, Veteriner demek tarımla bütünleşen insan demektir. Mega kentte veteriner hekimlerin ne işi olabilir?
Kedi- köpeği kendisine arkadaş edinen büyük kentlilerin veterinere de ihtiyacı olacaktır. O hayvanların hastalığı, beslenmesi, bakımı için bir altyapının oluşması gerekir. Bu alt yapıyı hazırlayanlar da veteriner hekimlerdir.
Şimdi kendimizi sorgulayalım!
İstanbul’un varlıklı semtlerinde kedi köpek arkadaşlığı/yoldaşlığı yoğunluktadır. En çok çağ dışı eğitimden, tarikat örgütlenmelerinden çağ dışı yaşamdan şikâyet edenler de bu kesimde yaşayan insanlarımızdır.
Önümüzde bir Türkan Saylan/ Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği örneği var. Enerjimizin ve paramızın bir kısmını, kırsalda ve varoşlarda yoksul çocukların eğitimi için ayırmış olsak, büyük kentlerde kedi ve köpeğe ayıracak zamanımız ve paramız pay edileceğinden ülke yararına çok daha isabetli iş yapacağımızı düşünüyor ve kontrol edilemez derecede çoğalan kedi ve köpeklerin sayısını da dengelemiş oluruz.
Son cümlem, Anadolu kasaba ve köylerinde yoksul aileler, çocuklarını okuması için tarikatlara sorgusuz sualsiz teslim ederken, o çocuklar adına, laiklik adına, özgür ve bağımsız, mutlu ve çağdaş Türkiye adına, bizler ne yapıyoruz?