Ertaş Hoca’yı 1971 yılından beri tanırım. O zamanlar gıyaben tanışırdık. “Tekerleğin Değmediği Yer” adlı kitabından 100 adet istetmiş, İstanbul’da başkanı olduğum Ermenek Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Kazablanka Gazinosu’nda düzenlediğimiz “ceviz gece”sinde eşantiyonlarla birlikte hemşehrilerimize bir Ermenek anısı olarak armağan etmiştik.
“Tekerleğin Değmediği Yer” adlı kitap, sonradan slogan hâlini almış ve Ermenek ve çevresinde yaşamın ne denli çetin şartlar altında yaşandığının bir sembolü olmuştu.
Ertaş ile sık sık telefonda sohbet ederdik, sohbeti severdi, tam bitireceğimizi düşündüğümüz bir anda yeniden bir vesile yaratır sohbetlere devam ederdik. Sohbet konumuz hep Ermenek ve çevresi olurdu.
Vefat ettiği gün doğum günü olduğunu eşi emekli öğretmen Günay Hanım’dan öğrenmiş oldum. Bu durumda Ertaş 25 Mayıs 1933’te doğduğunu ve 25 Mayıs 2025 tarihinde bir Pazar günü bu dünyadan ayrıldığını öğreniyoruz.
Öğretmenliğinin yanında, yazarlığı, şairliği ve gazeteciliği vardı, Yöremizin sosyal, kültürel hayatına ve ekonomik yaşamına dolaylı ve dolaysız çok önemli katkıları olmuş bir yöre aydınıdır.
Rahmetli Mustafa Kulak’ın Belediye başkanlığının son yılında Ekim ayında ERÇEV şapkası adı ile “ sınavlara nasıl hazırlanalım” başlığı altında öğrencilere yapacağımı bilgilendirme toplantıları çerçevesinde, havanın kararamaya yüz tuttuğu bir saatte Sarıveliler merkezde kalacağım yeri ararken tesadüfen Ertaş ile karşılaştım. Bana eşlik etti bırakmadı, yapacağım çalışmaları bilgilendirme amaçlı Kaymakamlığa gittik, Kaymakam Sayın Fatih Çobanoğlu’nu bilgilendirdikten sonra, ertesi gün gideceğimiz okul isimlerini belirledik ve oradan ayrıldık. Ertaş ısrarla beni Sarıveliler’deki evinde misafir etti. Dolaysıyla rahmetli Kulak’ın benim yatmam için sağladığı misafirhaneye gitmedim. Akşam eve çıkmadan önce şimdi adı market olan bakkallardan yiyecek bir şeyler alalım diyecek oldum, ısrarla aldırmadı. Eve çıktık. Evde mutfakta bir köşede yığılmış yufka ekmek vardı. Karnımızı doyuracak kadar da katık bulunuyordu. Bunları yazmamdaki neden Ertaş Konya’da oturuyor, o da benim gibi orada misafir gibi bir şeydi. Ertesi Günü 100. Yıl İlköğretim, Adiller ve Göktepe okullarına gittim. Her okulda bana eşlik etti, o da bilgi ve tecrübelerini çocuklara anlatma imkânı buldu. “Köyüm Büyükkarapınar” kitabında bu konuya da fotoğrafları ile geniş bir yer ayırmış ve yazmıştım.
Bir defasında Başyayla’da, Şerafettin Bulgurcu Bey zamanında Emin Çetiner Bey’in rehberliğinde Karamanoğullarının yaşadığı mekânları ( inleri ) ve Bizans öncesi antik mekânları gezdik. Bilgiler edindik gördüklerimiz toparladık ve bilahare yazdık.
Yine başka bir zaman diliminde Dil Bayramı etkinlikleri çerçevesinde Ermenek’te bulunurken rahmetli Dr. Mehmet Bey’i Prof. Kemal Yavuz ile birlikte ziyaret etmiş ve güzel günler yaşamıştık.
Rahmetli Ertaş ile sansürsüz konuşur, sansürsüz düşüncelerimi anlatırdım, hoşgörülü idi, eleştiriye katlanırdı, dinlerdi ama yine bildiğini yapardı.
Çok güzel sohbeti olurdu, zaman zaman şairliği ağır basardı, geniş bir kelime hazinesi vardı, Temiz bir Türkçe ile konuşur ve yazardı.
Yöre ile ilgili dileklerini benim gibi sert bir üslupla değil, yumuşak bir dille anlatır ve talebinin takipçisi olurdu.
Ertaş’ı yöre sorunları ile meseleler konusunda 45 yıldır tanırım. Yöremize büyük bir kültür hizmeti olmuştur. Harcadığı emeği ve hizmeti bildiğim ve takdir ettiğim için kurucusu bulunduğum ERÇEV ’e Halit Bardakçı Bey ile birlikte Mustafa Ertaş ağabeyimizi de ERÇEV’in onur üyeliğine kabul edilmesi teklifimi yaptım. İlk teklifim kabul görmese de sonraki yıl yönetici arkadaşlar ERTAŞ’ı ERÇEV’in onur üyesi ile şereflendirmiş oldular.
Ertaş öyle bir insan ki, adı aklıma gelince, hayal ettikçe sohbetleri zihnimde canlanır, üzerimdeki stres yükü sıfırlanır. Yapacağı çalışmaları danışır gibi gözükür ama yine heyecanla, yılmadan yorulmadan hayallerindeki zor projeler hayata geçirmek için maddi ve manevi varlığını ortaya koyarak çalışırdı. Onda hiç bitmeyen bir azim ve güç vardı. Bu azim ve gücünü hasta yatağa düşünceye kadar yöresi Taşeli için kullandı.
Mustafa Ertaş denilince ilk akla gelen bitmez tükenmez bir yöre sohbeti, bir enerji, coşku ve yöremize verdiği karşılıksız hizmet ve yazdığı yöre ile ilgili kitaplar gelir. Yöremizde özellikle Sarıveliler’de geçen yüz yılı z kuşağı Mustafa Ertaş’ın yazdığı kitaplardan öğrenecektir.
Başta eşi emekli öğretmen Günay Hanım’a ve çocuklarına sabır ve metanet dilerim. Ruhun şad, mekânın cennet olsun.
Yorumlar
Kalan Karakter: