Sanki, bacağının üstüne bir dev oturmuştu Kadir'in... Ne kadar uğraşsa da, bir türlü kurtaramıyordu bacağını... Sırtında da, ne olduğunu kestiremediği ağırlıklar vardı. Çevresi ise toz duman... Toz bulutunun arasından seçebildiği tek şey, bir metre ötesinde duran, ön camı patlamış otomobil... Tanımlayamayacağı kadar uzun bir zaman sonra toz bulutunun arasında tanımadığı bir yüz... Ardından; yumuşacık, şevkat dolu bir ses: “Seni buradan kurtaracağız abiciğim, korkma..!”
Kadir, Gaziantep'in Nurdağı ilçesinde yaşayan oniki yaşında bir çocuk... Gece yarısı gerçekleşen depremle, altıncı kattaki daireleri yer seviyesine inmiş... Gözünü açtığında, apartmanlarının önünde hurdaya dönmüş vaziyetteki otomobili görüyor ve doğal olarak 'trafik kazası' geçirdiklerini sanıyor. Kurtarıcısı ona yaklaşıp ellerini tuttuğunda, dudaklarından dökülen ilk kelimeler... “Biz bu kazayı ne zaman yaptık abi..?”
Kurtarıcın, seni üzecek birşeyler söyler miyim endişesiyle suskun kalmayı tercih ediyor... !Durumdan vazife çıkartarak', soruna ben cevap vermeye çalışayım sevgili Kadir...
Sen kaza yapmadın Kadir; biz yaptık o kazayı..!
Ne zaman mı yaptık?
Sen o zamanlar yoktun henüz... 1999 yılında, Gölcükte bir deprem olmuştu... Binlerce insanımızı kaybetmiştik enkaz altında... Sonrasında; Düzce, Van, Elazığ, İzmir'de de benzeri kayıplarımız oldu... Acılarımızı, kayıplarımızı, yanlışlarımızı, ihmâllerimizi, tedbirsizliğimizi unuttuğumuzda yaptık o kazayı Kadir'im..!
O depremlerden servet devşirmeye çalışanları mahkemelerde aklarken yaptık.
Yaşanan acılardan ders çıkartmadığımızda; sorumluluklarımızın gereğini yerine getiremediğimizde istifa etme erdemini sergileyemediğimizde yaptık kazayı.
Betonlarda deniz kumu kullanırken; demirden, çimentodan çalarken yaptık... İnşaatlarımızda bilgisiz, sorumsuz, ‘şark kurnazı’ ustaları çalıştırırken yaptık... Meslek etiğinden yoksun mühendislerimiz bürokratlarla rüşvet ortaklığı kurarken yaptık kazayı Sevgili Kadir..!
Üst katlarda yaşayan onca insanın canı pahasına; işyerlerimizin kolonlarını keserken yaptık kazayı...
Günlük çıkarlarımızı; insan canından, gelecekten daha önemli gördüğümüz ‘an’larda yaptık...
Taraftarı olduğumuz siyasi partileri ‘din’; belediye başkanlarını, milletvekillerini, parti yönetici ve liderlerini sorgulanamaz ‘kutsallar’ olarak gördüğümüzde yaptık...
Belki de, en önemlisi... Yaşadığımız tüm olumsuzluklarda, ‘Bu işte benim sorumluluğum nedir?’ diye sormayı unuttuğumuzda yaptık kazayı Sevgili Kadir...
Anlayacağın; sen kaza yapmadın Kadir'im, ‘biz’ yaptık kazayı... Enkaz altında ‘sen’ kaldın..! Affet bizi..!
* Kadir, depremde annesini, babasını ve kardeşlerini kaybetmiş... Soyismini tespit edemedik.
Deprem bölgesindeki arama kurtarma faaliyetlerine katılan Fedai Hocama ve sevgili İlhan kardeşime bu kutsal göreve gönüllü olarak katıldıkları ve yaşadıkları özel anları benimle paylaştıkları için teşekkür ederim.
Kaza geliyorum demez lakin bu kaza bizlere geliyorum derken yaptık ne yazıkki.