Sapancalı Hasan Hüsnü’nün Karaman kitabındaki ana konulardan biri Karaman coğrafyasıdır. Sapancalı coğrafya başlığı altında sınır, enlem boylam, dağ, orman, maden, su ve nüfus başlıkları altında Karaman’ın yüz yıl öncesine ait bilgiler (Sapancalı, 1922: 3-13) vermiştir. Sapancalı’nın “Nüfûs-ı Umûmiyesi” başlığı altında verdiği bilgiler daha önce makale yapılarak (Yıldırım, 2024: 81-87) yayınlanmıştı.
Burada Sapancalı Hasan Hüsnü’nün verdiği bilgiler önce dilici çeviri yoluyla verilecektir sonra irdeleme, açıklama ve değerlendirme yapılacaktır.
Karaman Fiziki Coğrafyası
Sınırı
Karaman, Konya’nın güneydoğusuna düşer. Batısında Bozkır, güneyinde Mut, Ermenek, doğusunda Ereğli, kuzeyinde Sultaniye (Karapınar), Konya ilçeleri vardır.
Enlem ve boylamı
(Karaman), 45’ dakikan enleminde ve yaklaşık 60’ dakika boylamında bir genişliğe sahiptir. Yani enlem, kuzeyinde 36o derecesinden başlar ve 36o 45’ dakikasında son bulur. İlk boylam derecesinin yarısı 30o derecesinde başlar ve 31o derecede sonlanır. Buna göre de bütün kazanın 1400-1600 km2 arazisi deniliyorsa da tamı tamına tesxil ve haritalandırma olmadan yüzey ölçümü hakkında 1.400 ve 1.600 rakamları gerçekmiş gibi kabul edilemez.
Dağları
Karaman’ın başlıca dağları Toros Sıradağlarının bazı bölümleridir. Halk arasındaki adlarıyla ve bulundukları yerleriyle bu dağlar aşağıdaki tablodadır.
Dağın Adı | Bulunduğu yer | Orman durumu | Yükseklik |
Çakır Dağı | İbrala (Yeşildere) içinde | Ormanı yokdur |
|
Meyil Dağı | İbrala (Yeşildere) içinde | Ormanı yokdur |
|
Karadağ | Karaman kazasında | Ormanı yokdur | 2.000 |
Boz Dağı | Aladağ nahiyesinde | Ormanı çokdur |
|
Bosala Dağı | Aladağ nahiyesinde | Ormanı çokdur |
|
Altun Dağı | Aladağ nahiyesinde | Ormanı çokdur |
|
Virme Dağı | Karaman kazasında | Ormanı yokdur |
|
Akbaba Dağı | Karaman kazasında | Ormanı yokdur | 1750 |
Tablo 2 Sapancalı'nın bilgileriyle Karaman kazası dağları, Sapancalı Hasan Hüsnü, Karaman, 1922, Tablo 1’in çevirisi
Ormanları
Karaman’ın doğu, kuzey ve güney yönlerine denk gelen dağların altısı ormansızdır. Yalnız Aladağ ormanları baştan başa ormandan deniz gibidir. Bu ormanlardaki ağaç çeşitleri; çam, ardıç, katran, meşe, yabani zeytin, mazı, kitredir. Bir de ekşi yemeklerde ve dericilikte kullanılan sumak da buralarda çok bulunur.
Zamanında kazanın tüm kereste ihtiyacı, Aladağ ormanlarından karşılanırmış. Ne yazık ki, buraların tek taşıma aracının katır olması, kaza içinden tren geçmesiyle birlikte kazanın kereste ihtiyacı Pozantı’dan karşılanır olmuştur.
Şimdi en fazla kereste taşıma, Göksu Irmağı üzerinden Silifke, Ermenek ve Mut bölgesine yapılabilmektedir. Göksu üzerinde biçkı hizar bulunmaktadır.
Şüphesiz, diğer Karaman dağlarında da orman var idi ama her yerde olduğu gibi burada da bilinçsizlik, dağları çıplak bırakmıştır.
Şimdiki durumda senelik ortalama 3.000 m3 kereste kesilebilmektedir.
Madenleri
Karaman dağlarında özellikle Aladağ nahiyesinde çeşitli madenler bulunmaktadır.
Eşenler köyünde simli kurşun madeni vardır. Gaziler, Habiller köyleri ile Ermenek sınırına denk gelen yerlerde oldukça zengin kömür madeni bulunmaktadır.
Yine Aladağ nahiyesinde demir madeni olduğu söylenti biçiminde konuşulur.
Bu madenlerden yalnızca Gaziler köyündeki kömür çıkarılarak Konya’ya götürüldüğüne dair bir bilgi var.
Yerköprü Şelalesi konusunda, bir rapor aktarılacağı üzere orada bir elektrik üretim tesisi kurulabilir ve elde edilen elektrikle, Aladağ’daki madenlerin nakliyatı ve ocaklarına götürülmesi kolaylaşacaktır.
Tam ve ayrıntılı bir araştırma yapılırsa Karaman’ın diğer dağlarında bile maden bulunabilir.
Karaman’da Su
Irmaklar
Göksu
Kazanın en büyük ırmağı Göksu’dur. Bu ırmağn kaynağı Hadim nahiyesinin Alata köyüdür. Alata çevresindeki bir iki çay da karışarak Göksu, doğuya dönerek Bozkır toprağına bir ayak alıp Bademli köyü sınırlarına girer. Burada meşhur Yerköprü üzerinden Karasu ırmağını alır ve güneye doğru akışına devam eder. Burada Göğür köyü yanında büyük bir kayalığın altından geçerken petrolden daha mavi bir renk alır. Biraz aktıktan sonra ilerilerde tekrar şeffaflaşır.
Ermenek sınırının kuzey taraflarına ulaşarak Mut toprağına girer ve Mut sınırının yaklaşık bir saat uzağından geçer.
Mut kasabasının dağlarından aldığı kollarla kütlesi büyüyen Göksu, Silifke merkezine yakın bir yerden Akdeniz’e dökülür.
Çoğunluk, dağlık, taşlık (ve sarp) bir araziden geçtiği için Göksu’dan (sulama ve içmede) yararlanılamaz.
Göksu Irmağı’nın Karaman ekonomisi ve sanayisi için önemine bakışla elde ettiğim bazı bilgileri aşağıda aktarıyorum.
Şelâleler
Göksu Irmağı, Bademli köyü bölgesinde, Yerköprü denilen yere gelince şiddetli sapmalarla Yerköprü’nün oluşturduğu tünelin ağzından girer 600 adım mesafe gider ve aynı uğultu ile tünelin öbür ağzından çıkar.
Yerköprü’nün biraz ilerisinde bir dağın dibinden çıkan ve Göksu’nun üçte biri hacmindeki Karasu, köprü üzerinden geçerek Göksu Irmağı’nın çıktığı ağız hizasına geldiğinde 80 metre yükseklikten Göksu üzerine dökülür ve böylece dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen hayran bırakacak güzellikte bir şelale oluşur.
Yerköprü:
Yerköprü, tarihte çok eski zamanlarda bir dağın Göksu üzerine göçmesi ile ya da Göksu’nun geçtiği araziyi delmesiyle oluşmuş bir doğal köprüdür.
Bir benzeri de Adana Karaisalı’da vardır. Pozantı’dan geçen Çakıt Irmağı Hacı Kırı İstasyonuna bir saat uzaklıktaki dört dağ arasında toprağın altından girerek üç yüz metre kadar gittikten sonra on metre yükseklikten düşer.
Ancak Karaman Yerköprü; bir nehri alttan, bir nehri üstten geçirmesi bir de 80 metre yükseklikten dökülmesi özellikleriyle harikadır.
Karasu
Yukarıda da anlatıldığı üzere Yerköprü’de Göksu’ya karışan Karasu’da fazla miktarda kireç ve kükürt vardır. Gerek çıktığı yerde gerek geçtiği yerlerin yüzeyinde taşlamıştır (tortulaşmıştır). İçerisine bir su bardağı veya sürahisi konulsa ve birkaç gün sonra çıkarılsa görülecektir ki, bu su kapları, iki kat büyüklükte kireç tortusu bağlamıştır. Ama güzel bir görünümü de vardır.
Bu su tuhaf biçimde dolambaçlı akar ve su yolunda birçok su değirmeni bulunur. Değirmenin bir tarafı dönerse ya da değirmencinin hesabına gelmezse suyun bir kısmı başka taraftan akıtılarak istenilen biçimde kireç tortulaştırılır ve değirmen de oraya taşınır.
Özellikle şelalenin oluştuğu yerlerdeki kireç tortusu o kadar güzel manzara meydana getirmiş ki insan günlerce baksa görüntüsüne doyamaz.
Yazın birçok çıbanlı hasta bu suda yıkanarak iyileşirler.
Göksu ile Karaman’ın Sulanması
Göksu yatağı, Karaman Ovası’na oranla 40-50 metre yükseklikte konumda bulunduğundan Göksu suyu ile Karaman’ın sulaması yapılabilir. Hatta şelale alanındaki elektrik tesisatına bağlı imtiyaza sulama işlemi de katılmış olsa da Konya Ovası’nın sulaması genellikle Anadolu Demir Yolu Şirketine özel imtiyazla verilmiş olması sebebiyle kabul edilmemiştir.
Fisandun Çayı
Karman çeşmelerinden akan su, Fisandun Çayı’ndandır. Bu çay Dağa, Gödet köylerinden kaynağını alarak ileride Zengen köyüne gelen Karasu adlı çay ile birleşir ve daha büyüyerek Karaman’a doğru gelir. Merkez kazaya iki üç kilometre kala künklere alınarak şehrin her tarafına dağıtılır.
Aslında oldukça tatlı ve içmeye uygun ise de Zengen köyünde gelen Karasu Çayı’nda fazla miktarda kireçli tuz, bu suyu bozmaktadır. Aynı zamanda Karaman’a kadar açıkta gelen bu suya yollarda bin türlü atık karışacağından içmeye uygunluğu son derece düşüktür.
Selerek Çayı
Bu su da Ereğli’nin Divle nahiyesi toprağından çıkar, Karaman sınırlarına girer sonra Karaman gölleri ve bataklıklarına dağılır.
Bu çayın üzerinde birçok değirmen vardır.
Deli Çay ve Kara Köprü Suları
Her iki çay da yalnız kışın yağmur ve kar sularıyla ortaya çıkar Karaman kenarından geçtikten sonra bataklıklara dökülürler.
Kaza içinde böyle ufak tefek çaylar çok ise de hepsini söylemeye kitabımızın hacmi uygun değildir.
Göller ve Bataklıklar
Her yerde olduğu gibi Karaman’da da bu göller memleketin havasını kirletmekten başka bir işe yaramaz. Söze değer iki göl ve bataklık vardır.
Çavuş Gölü
Merkez kazanın 7 kilometre kadar kuzey doğusunda bir göldür. Genişliği yaklaşık 1.000 dönüm arazi kadar vardır. Yaz mevsiminde çoğunlukla kısmen ve bazan tamamen kuruduğu olur.
Kaya Gölü
Bu göl de 1.500 dönüm genişliğinde araziyi kaplar. Selerek çayıyla oluşur. Merkeze 2 saat uzaklıkta ve Çavuş Gölü’ne yakınlarındadır. Yaz aylarında gölün büyük bölümü buharlaşır.
Sugla Bataklığı
Karaman’ın asıl havasını bozan ve birçok sıtma hastalığına sebep olan bataklı budur. Kısmen Selerek Çayı’ndan, kısmen de Çavuş Gölü’nden gelen bir su ile meydana gelir. 20.000 dönümü aşkın büyük bir araziyi kaplar. Merkeze üç saatlik uzaklıkta ve göller bölgesindedir.
On yıl önce Osman Paşazâde Ahmet, Edhem Paşazade Tevfik Beyler ile tüccardan Mahmud Efendi, Begos Aslanyan, Ohannes Arslanyan marifetiyle 27 Ağustos 1913 tarihinde bir anonim şirket kurarak bataklığın kurutulması için imtiyaz aldılar. Maalesef bu güne kadar bir işleme başlanmadı. Sonra sahiplerinin imtiyazı satacakları söylentisi çıkmıştır. Kurutulacak arazi, gereği üzerine imtiyaz sahiplerine kalacaktır. Aynı zamanda kurutma işlemleri sırasında ve tamamlandığında bölge köylerine de imtiyaznamede bazı haklar verilir. Gerçek şu ki şu uğursuz bataklık ortadan kalkarsa Karaman’ın havası da bugünkü korkunç durumdan kurtulur ve tazelik ve hoşluk kazanır.
İrdeleme
Sapancalı Hasan Hüsnü Karaman fiziki coğrafyasını kaza sınırları, enlem boylam, dağ, orman, maden ve nehirler sular başlığı altında ele almıştır.
Anlatımda dönemin terimlerine hakimdir. Arz (enlem), tûl (boylam), dakika, derece, kilometre, murabba’ (kare), mesâha-i sathiye (yüz ölçümü) gibi.
Sapancalı Osmanlı Türkçesinde bile az bilinen ve kullanılan Arapça Farsça kelimeler ve tamlamalar kullanmıştır. Merzâgi (sıtma), ciyâdet (tazelik, yenilik) gibi.
Doğanın ve doğal şartların yaşama olan etkisi bunun sonucunda ortaya çıkan imkânsızlıklar ve yaşanılan çaresizlikler Sapancalı’nın anlatımına yansır.
Trenin gelmiş olması, ulaşımı ve taşımayı büyük ölçüde kolaylaştırmıştır.
Sapancalı’nın kayıtları ile Ermenek dışında Aladağ bölgesinde Gaziler ve Habiller köyünde kömür çıktığı ve satıldığı öğrenilmektedir.
Yine bölgede simli kurşun da çıkarılmıştır.
Suğla Bataklğı’nın ürettiği pis hava ve hastalıklar, şehri o derece etkilemektedir ki, devlet ulusal düzeyde ihaleye giderek bu bataklığı kurutma yoluna gitmektedir. Nitekim bu bataklığın kurutulması ancak 1940 ya da 1950’lileri bulacaktır.
Göksu bugün olduğu gibi o gün de önemlidir. Bugün Mavi Tünel, KOP projeleri ile sulamada yararlanılmak istenilen Göksu, aslında 100 yıl önce gündeme gelmiştir.
Sapancalı, hem elektrik üretimi hem de sulama amaçlı Göksu’dan söz etmiştir.
Göksu’dan elektrik üretme projesi, dönemine göre çok ileri ve çağdaş bir görüştür. Nitekim Tartanzâde Hacı Sami Efendi, Göksu’dan elektrik üretimi için Avusturya’dan mühendis getirerek taslak projesini hazırlatmıştır.
Sapancalı, Avusturyalı Mühendis Aleksander Raymond’ın Yerköprü Şelalesi Raporu’nu ve çizimlerini kitabına alarak belki de raporu yok olmaktan kurtarmıştır.
Sapancalı çaylar konusunda, günümüzde Karaman’da hiç bilinmeyen ya da konuşulmayan bir çayı, Karaköprü Çayı’nı kayıt altına alarak bir bakıma arşivlemiştir.
Sapancalı’nın Fisandun ve Gödet Çayı konusunda Karaman’a gelen suyun şehir içinde künklerle dağıtıldığı bilgisi, Karaman’da şebeke suyunun belki 5000-600 geçmişine ayna tutmaktadır.
Sapancalı Göksu Irmağı’nı anlatırken bir yanlış yapmıştır ve iki ayrı Göksu olduğunu bilmeden Hadim’den çıkan Göksu’nun, Ermenek içinden geçtiğini anlatmıştır.
Yine Yerköprü Şelalesi’nin oluşumuna dair tahmini bir açıklama yapmıştır.
Sonuç ve tartışma
Sapancalı, dönem kazaya bağlı Aladağ nahiyesi ve Hadim nahiyesini de içine alacak biçimde Karaman coğrafik bilgilerini vermiştir.
Sapancalı’nın Karaman coğrafyasına dair açtığı konu TBMM’nin 1922 yılında yayınladığı Türkiye’nin sıhhî ictimâî coğrafyası adlı rapor (Mehmet Said, 1922) formatından alınmadır.
Sapancalı’nın Karaman coğrafyası hakkında verdiği bilgiler bugün özellikle yer adları, coğrafik unsurun o günkü durumu, doğa insan ilişkisi gibi yönlerden bakıldığında arşiv kaydı niteliğindedir.
Kaynaklar
Mehmed Said, Türkiyenin Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası Sinop Vilayeti, TBMM, Öğüd Matbaası, Ankara 1922
Sapancalı Hasan Hüsnü, Karaman Ahvâl-i İctimâ’iyye, Coğrafiyye ve Târîhiyyesi, Karaman 1922, Süleymaniye Kütüphanesi, İhsan Mahvi Koleksiyonu, No: 76
Yusuf Yıldırım, “Cumhuriyetten ve Mübâdeleden Hemen Önce Karaman’daki Milletler ve Karaman’ın Genel Nüfusu”, Akademik Sayfalar, C 23, S 6, Konya 13 Mart Çarşamba 2024, s. 81-87