Bakmayın siz benim Ayçiçek yağı dediğime, köyümde “devramber” yağı derlerdi eskiler.
Ramazan ayında toprak tandırlar kesmikle ( samanın irisi) ateşlenir, üstüne konan saçın içine Ayçiçek yağı doldurulur ve pişiler yapılırdı.
O toprak damlı “Aşanelerin”( avlunun içinde mutfak) toprak bacalarından dumanla beraber Ayçiçek kokusu dolardı sokaklar.
O eski ramazanlar demeyeceğim artık, gurbette geçirdiğim bayramlarda, ramazanlarda ah vatanımda ki bayramlar ramazanlar dedikçe yormuşum yüreğimi, yorulmuş artık.
Şimdi gurbette okyanus setlerinden doğuya dikiyorum, bazen yumuyorum gözlerimi…
Devramber yağı kokusu geliyor uzaklardan taaa uzaklardan.
Çocukluğum düşüyor aklıma üç öğün karnımı doyurup Annemin tekne oruçu tutun kuzum dediği, oruç tuttum zannedip böbürlendiğim günler düşer aklıma.
İkindi üzeri yemek telaşına düşen ninem, ne pişirdiniz akşama diye soran dedem gelir yardıma.
Sonra akşam ezanı yaklaşırken Kör Salih amca belirirdi büyük caminin şerefesinde.
Yüksek evler yoktu, herkes görürdü Salih amcayı.
Elinde tek kırma tüfeği şöyle bir dolanırdı şerefeyi sonra saate bir daha bakardı tek kırma tüfeği havaya doğrultur bir el sıkardı, bu bizim iftar topumuzdu. İftar oldu.
Boyacı camisinin merdivenlerine otururduk mis gibi Ayçiçek yağı ve çörek otu kokulu pişileri yerdik sonra namaza dururduk.
Manevi hazda lezzetliydi o zamanlar.
Her şey göründüğü gibi doğaldı..
Şimdi Ayçiçek yağı kokuyor mu sokakları köyümün. Bilmiyorum..
O samimi dostluklar, o mütevazı insanlar kaldı mı?
Aslında, ‘Aaah, o eski ramazanlar’ yerine,
‘Aaah, o eski insanlar’ demek mi lazım acaba.
Caminin çeşmesinde biraz oynayıp su israf etsek Ali Osman Emmi, Balıkçı Emmi vururdu tokadı.
Anamız babamız duysa iyi olmuş oynamayın çeşmede derdi.
Şimdi sıkıysa komşuyum çocuğuna, sigara içerken veya başka bir hatası yüzünden bir tokat vur bakalım ne olur bir bak.
Eski adetler, kültürler o Ayçiçek kokusuyla uçmuş gitmiş.
Artık köyler büyük şehirde yaşar gibi tüketici olmuş.
Büyük şehirler de büyük bir kasaba gibi olmuş.
Her şey hazır alınıyor. Tembellik insanların sırtına binmiş zor ıranıyorlar yerlerinden.
Ne ramazanlarda eski tat ne insanlarda eski dostluk kalmış.
Büyükler de sevgi, küçüklerde saygı eksilmiş.
Açıyorum gözlerimi okyanus kıyısında iki damla yaş süzülür hep o eski özlemlerime.
O eski ramazanları güzelleştiren, meğer o eski insanlarmış.
Hayırlı Ramazanlar dilerim.