Bisiklet ve motosiklet hayatın vazgeçilmez araçları olmaya başladı.
Özellikle Karaman gibi düz arazili bölgelerde sayıları her geçen gün artıyor.
Daha kolay, daha ekonomik ve daha sıhhi bir ulaşım sağlaması nedeni ile tercih ediliyor.
İstatistik ve araştırma fakiri bir toplumuz. Bir araştırma yapılsa görülecek ki kullanılan otomobillerin içinde çoğunlukla sadece bir, ya da en çok iki kişi var. Bu da bisiklet ve motosiklet kullanımının daha uygun olduğunu gösteriyor.
Ama bizler havalı bir toplumuz. Havamız bozulmasın diye birkaç adımlık yerlere bile otomobil ile giderek, boyumuz uzasın da büyük görünelim diye hareket ederiz. Oysa boyumuz uzamak yerine bütçemiz ve ekonomimiz küçülüyor ayrı mesele.
Karaman gibi bir şehirde en uzak mesafeler bile bisiklet ya da motosiklet ile kısa zamanda alınacak uzaklıkta. Üstelik otomobil ile aynı sürede, aynı hızda. Çok daha sağlıklı ve çok daha da ekonomik.
Yakıt derdi yok veya çok az, park sorunu yok, demirbaş maliyeti çok daha düşük, trafik konusunda da daha da rahat.
Ancak Karamanda gördüğümüz bu trafik konusu maalesef epey sıkıntılı.
Bazı otomobil sürücülerindeki saygısızlık, dikkatsizlik, saldırı boyutlarında. Pek çok otomobil kullanıcısı bisiklet ya da motosiklet gördüğü zaman “ne işin var bu yollarda, defol git” tavrı ile onlara saygısızlık edebiliyor.
Tüm mesafesi yüz metrelik bir yolda bile, ilk elli metrede gazı kökleyen, son elli metresinde de fren alışkanlığındaki artsit bozması sürücüler de apayrı bir dert.
Bu kategorinin daha fazla tercih edilen, elektrikli bisiklet ve elektrikli metodiklerde ses olmaması çok önemli. Ayrıca büyük araçlara göre fark edilmeleri ve görülmeleri daha da zor.
Şehir içinde bu kadar hız yapanlar acaba bu hızları ile ne kazanıyorlar. Zaman olarak bu kazandıkları birkaç saniye, hatasız geçen yüzlerce sürüşten sonra, gün gelip de bir cana mal olursa… Masum bir insana maddi veya manevi hasar olarak yansırsa, ya da bizzat kendisinin mal ve canına bir kayıp getirir ise bu birkaç saniyeler için değer mi?
Şehir içinde bile İtfaiye, cankurtaran şoförü mantığı veya ralli şoförü mantığı ile davrananlar evrensel İNSANLIK kalıplarına ne kadar uyuyor ki?
Elbette bisiklet ve motosiklet kullanımın da kendi kuralları ve şartları da var.
Ağzı süt kokan bebelerin sık sık sokak aralarından fırlayıvermesi de söz konusu, kaskını kendi kafasına değil de motorunun aynasına giydirenler de söz konusu. Şehrin ana arterlerinde çok güçlü yarış motorları ile uçak sesi çıkarmak için alçak uçuş yapanlar da… Onlar hiç düşünmezler mi ki, kendilerinin duymayı çok sevdikleri ama insanlık adına en çirkin lafların arkalarından edildiğini. Hiç düşünmezler mi, uyuyan bebeklerin, yaşlı insanların olduğunu, hasta yatağında kıvrananların olabileceğini, kuran okuyan, namaz kılan insanları bulunabileceğini. Vardiyalı çalışıp da günün her hangi bir saatinde uyumak zorunda olanların olabileceğini düşünemeyecek kadar beyinizler mi? Yoksa bütün bunları düşündüğü, fark ettiği halde, bunları dikkate almayacak kadar ahlak yoksunları mı?
Bizim de ortaya atılmasında ve projelendirilmesinde katkımız olan mavi bisiklet yolları vardı bir zamanlar. Aman, bir heves bir heyecan. Ama daha ilk günler araçların park alanı oluverdi. Bisikletlerden çok yayalar ve büyük araçlar kullanmaya başlayıverdi.
Bir sistemi kurmak mesele değil aslolan o sistemin vehimli bir şekilde çalışması.
Karaman bisiklet ve motosiklet kullanımı için dünyanın en uygun şehirlerinden.
Trafik şube müdürlüğü, Valilik, Belediye, Şoförler Odası ve pek çok sivil toplum kuruluşu; var mısınız bir kampanyaya.
Belediye o bisiklet yollarını tam bir güzergâh olarak yeniden canlandırsa, Valilik, Odalar, Sanayiciler, gönüllüler, bisikletler hediye etse, belirli günlerde ve saatlerde bu güzergahlarda toplu bisiklet gezileri yapılsa… Kariyerleri zaten kalın zırhlarla bürünmüş mevki makam sahipleri sembolik olarak işlerine birkaç gün bisikleti ile gidip gelse, emniyet bu konuda gerekli tedbirleri alsa, işaretlemeleri yapsa ve uygulamalara ağırlık verse…
Bisiklet üreten firmalar ile görüşülüp reklam yapmalarına olanak sağlanan katkıları istense…
Kalıcı bir şeyler olur mu?
Alışkanlıklara dönüşebilir mi?
Üç/beş kilometrelik mesafeler için büyük araçlara elveda denilir mi?
Şehrin trafiği rahat bir nefes alır mı?
20240715