Küçüklüğümün bayramlarını hatırlıyorum;
Bayram öncesi evde yemek ve temizlik telaşı ve bayramlık alma telaşı.
Ayakkabı, pantolon, gömlek gibi eksik olan kıyafetler belirlenir sonrasında annemle alışverişe giderdik. Çarşı Pazar o kadar kalabalık olurdu ki; gerek o koşturmacadan gerekse; çeşitlilik olmamasından istediğim bayramlıkları almakta zorlanırdık.
Hatırlayanlarınız bilir Karaman’da Sümerbank vardı. İlk uğrak yerimiz orası olurdu çeşitlilikten dolayı.
Bayram öncesi evimizde tatlı bir telaş olurdu.
Bayram yemeği hazırlıkları olurdu, menü değişmezdi; Yoğurtlu çorba, bamya, patlıcanlı kebap, yaprak sarması, pirinç pilavı ve yemeğin üstüne sıcak sıcak sunulan zerde tatlısı.
Bayrama az bir zaman kala evimizde komşu kadınlar toplanıp; su böreği, baklava, oklavadan çekme yaparlardı, gelen misafirlere ikram etmek için.
Ertesi gün de bayram temizliği telaşı olurdu evimizde.
Arefe günü ailecek mezarlık ziyareti yapardık. Bayram öncesi yapılan mezarlık ziyaretleri beni çok duygulandırırdı. Bir önceki bayramda elini öptüğüm akrabalarımın, komşularımın vefat etmesi bayram ziyareti yerine kabristan ziyaretinde bulunmamız çok üzücü olurdu.
Arefe gecesi bayramda giyilecek kıyafetler hazırlanır; ve sabah bayram namazına erken kalkacağımız için erkenden yatmamız için uyarı alırdık.
Ve bayram sabahı;
Abim ve ben sabah erkenden kaldırılırdık, güzelce kıyafetlerimizi giyer babamla birlikte evimizin yakınındaki Halil Özdoğan Camiine giderdik. Bir bayram namazına daha kavuşmanın mutluluğu ve heyecanı sarardı içimizi.
Namazdan sonra caminin önünde cemaat büyükleri sıraya geçerler, bizlerde sırayla bayramlaşır ellerini öperdik.
Eve giderken tek düşündüğüm şey bayram yemeklerinin lezzetleri olurdu.
Bizde gelenek olarak bayramın birinci günü kahvaltı yerine bayram yemeği yenirdi. Yer sofrasının etrafına aile büyükleri ile toplanıp harika lezzetleri yer ve sonrasında yemek duası edilirdi.
Sofra kalktıktan sonra bayramlaşma olurdu. Belki de bayramların en zevkli tarafı da bu idi. Sıra ile aile büyüklerimizin elini öper bayram harçlığı alırdık.
Büyükler Türk kahvesi yudumlarken, biz çocuklarda televizyonda TRT kanalında rahmetli Barış Manço’nun ‘Bu gün bayram erken kalkın çocuklar’ şarkısını dinlerken topladığımız paraları sayardık.
Sonrasında komşularımızın çocukları ile apartmandaki ve mahallemizdeki büyükleri ziyarete giderdik. Şekerler, mendile sarılmış lokumlar ve bazen de madeni paralar verirlerdi. Günün sonunda topladığımız hediyeleri kaldırım taşına oturur sayardık.
Bayramın birinci günü aile büyüklerini ve komşularımızı ziyarete bayramlaşmaya giderdik ailecek. Bayramın ikinci ve üçüncü günleri evimizi çok sayıda misafir ziyaret ederdi. Gelen misafirlere kolonya, çikolata, su böreği, tatlı ikram ederdik. Evin küçüğü ben olduğum için ikramların çoğunu ben servis ederdim. Belki de gastronomiye olan ilgim buradan doğmuş olabilir.
Bayram ziyaretlerinde sohbetler o kadar uzardı ki; bir misafir kalkmadan diğer misafirler gelirdi. Bazen misafirler bir birini tanımayan kişiler olurdu ve tanışma faslı başlardı. Birbirlerine; aslen hangi köylüsün, kimlerdensin, ne işle meşgulsün soruları uzayan muhabbeti açan kilit sözlerdi. Düşünüyorum da; o zamanlarda bayramlarda yapılan bu sohbetler günümüzün Networking (iş geliştirme) ağıymış meğer.
Her gün aynı evde yaşasak da bayram sabahı annemin, babamın ve abimin elini öpmek, her gün karşılaştığımız komşularımızın bayram ziyaretine geldiklerinde uzun zamandır görüşmemişiz gibi heyecanla kapıda karşılamamız, sülalemizdeki büyükleri ziyaret edip dualarını almamız, bayram yemeklerini her zamankinden daha iştahlı yememiz meğerse büyük bir lütufmuş bizler için.
Vefat edip aramızdan ayrılanların ve gurbetteki akrabalarımızın yoklukları hüzünlendirse de gurbetten gelen telefonlara büyükten küçüğe sıraya geçip konuşmamız yüzümüzde tebessüm oluştururdu.
Bayramlar kimileri için mutluluk olurken; sofrasından bir tabak daha eksilenler için hüzün, gurbettekiler için sıla ya özlem olmuştur.
Bayram geldiğinde şöyle bir düşünür ve ‘vay be, nerede o eski bayramlar’ sözleri dilimden dökülür.
Geleneklerimize, örf ve adetlerimize sahip çıktığımız; mutluluk ve bereketin evlerinizden eksik olmadığı nice bayramlara erişmeyi Cenab-ı Allah tan niyaz eder, Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım.