Sosyal Medya yıkılıyor.
Milli Maç sonrası bir oyuncumuzun sevincini bir siyasal partinin sembolü ile ifade ettiği iddiaları üzerine lehte ve aleyhte yazılanlar rahatsız edici boyutlara ulaştı.
Maçın sonucu unutuldu.
“Vay efendim! Bozkurt işaretinin orada ne işi varmış. Barış ve sevginin egemen olması gereken bir alanda, siyasal bir simgenin ne işi varmış?”
Siyasal simge ne?
Bozkurt.
Yani, bir dönem batılıların Atatürk’e taktıkları lâkap.
Ergenekon’ un simgesi.
Türk’ün varoluş destanının mitolojik sembolü.
Tıpkı İtalyanların Romus Romulus’u gibi.
Atatürk’ ün birçok insana soy ad olarak uygun gördüğü sembol.
Yani Türk’ ün tek ittifak kapısı olan -olması gereken- sembol.
“Efendim öyle de, bir siyasi grup onu siyasal bir simge haline getirdi ve kendi sembolü yaptı.”
Yani, “Çırpınırdın Karadeniz” türküsüne yaptıkları gibi.
Yani, “Türkiyem şarkısına yaptıkları gibi.”
Peki, aynı siyasal hareketin önderi 12 Eylül sonrasında kurulan partinin İstanbul İl Kongresinin açılışında, salona Nazım Hikmet’ in “Bu memleket bizim” şiirinin eşliğinde girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ana değerlerimizi üzerinden vuruşmanın hiçbir Türk evladına hayır getirmeyeceği konusuna ne zaman kafa yoracağız?
Birileri bazı ortak alanları kapatarak, onları siyasal alanda lehlerinde kullanmak isteyebilirler. Peki kullandıranlara bir diyeceğimiz yok mu?
Kendi değerlerimizden vaz geçerek mi tepki vermeniz gerekmektedir.
Şarkıyı terk et, türküyü terk et, mitolojiyi terk et, ortak değerleri terk et, kullananı da lânetle.
Bozkurt, elbette bir siyasal simge.
Türk Milletinin ortak ve tartışmasız simgesi.
Onu dar alanların simgesi haline getirilme uyanıklığına karşı en etkin duruş, onu hak ettiği geniş alanlara taşımaktır.
Bunun sağla, solla ilişkisi yoktur.
Sol bir kalem için özellikle kendi mahallesinde birçok yanlış anlaşılmalara sebep olacak bir yazıyı kaleme almak zor olsa da, bazılarımızın toplumu silkelemesi gerekmiyor mu?
Cehaletimizle yüzleşmesi gerekmiyor mu?
Bir düşünün.
Atatürk’ ün evlatlığına verdiği isim ne?
Ama düşünmek için bilmek gerekiyor.
O da ağır bir yük.
Yeter artık.
Zaten naylondan vuruşma alanları açarak, milletin gücünü ve enerjisini tükettiniz, yapay düşmanlıklar yaratarak siyaseti düşmanlıklar arenasına çevirdiniz.
Bıktık.
Yeter.
Bu değerler üzerinden döğüşmeyeceğiz.
Kesin olarak aklınıza sokun.
Bütün cümlelerini tek tek okudum. Her cümlen aklımdan geçenlere tercüman oldu. Kalemine yüreğine sağlık. Saygılar sunuyorum.
Eline sağlık hocam. Var ol...
Teşekkürler sayın hocam.
Kalemine yüreğine sağlık hocam, bir türlü şunu anlayamadık