Bölücü, hain terör örgütü PKK ile yapılan mücadele başlayalı neredeyse 40 yıl oluyor. Bu uzun sürede 40 bini aşkın vatandaşımızı maalesef kaybettik.
Türkiye açısından bu mücadele, bir vatan, millet ve devlet mücadelesidir. Yani bunları koruma mücadelesidir.
Üzülerek belirtmeliyim ki Türk devletini yönetenler, bu örgütü başlangıçtan itibaren hafife almışlardır. İyi tahlil edip, inceleyip etkili önlemler alamamışlardır.
Arkasında ABD’nin, AB’nin ve bazı bölge ülkelerinin olduğu alçak örgüt iyi tanınıp kahredici darbe vaktinde vurulamamıştır.
Özal’dan Tayyip Erdoğan’a ülke yöneticileri -aradaki başbakanlar da dâhil- hata üzerine hata yapmışlardır. Öngörüsüz, plansız, günü birlik açıklamalarla durumu idare etmeye çalışmışlardır.
Bu ihmaller, yanlışlar ülke ve millet hayatına ağır bedeller olarak dönmüştür. Yiğit askerlerimiz, polislerimiz, bölge halkı (bebekler, çocuklar, yaşlılar dâhil), öğretmenlerimiz, mühendislerimiz, doktorlarımız, hemşirelerimiz ve diğer devlet görevlilerimiz hayatlarını kaybetmişlerdir. Bunların toplam sayısı 40 bini çok geçmiştir. Bu insanların aileleri, yakınları ve onların çektikleri ülkenin tamamına etki edecek bir travma sebebidir.
Bunun dışında ülkemizin bu mücadele için ödediği maddi bedel, dudak uçuklatacak miktarları bulmuştur. Kaç yüz milyar dolar olduğu kesin olarak hesap dahi edilememektedir.
Türk devletini idare edenler, bu hain örgüte terör örgütü demişlerdir ama tam olarak terör örgütü muamelesi yapmamışlardır. Yarı meşru bir yapı muamelesi yapmışlardır. HDP denilen hainler topluluğunun PKK’dan hiçbir farkının olmadığını bilmeyen bir tane bile aklı başında insan var mıdır bu ülkede? Öyleyse bu alçakların TBMM’de ne işleri vardır? Bu emperyalizmin oyuncağı sözde partiye yıllardır devlet kasasından hazine yardımları nasıl yapılabilmektedir? Kırmızı plakalı devlet araçlarını bunların altlarına kim vermektedir? Bu aklın, mantığın kabul etmediği garabetleri önlemek çok mu zordur?
Benim kanaatim odur ki Türk devleti bölücü örgütle yapılan mücadelede ne şehitlerinin hatırasına ne de gazilerine gereği gibi sahip çıkamamıştır.
Irak’ta bilmem kaçıncı paralelin altında uçuşa yasak bölge ilan etmeler… Türk ordusuna sızan FETÖ’nün engellemeleri… Berzani ile ilişkiler… Suriye’de olup bitenler ve Suriye politikası… Çadır mahkemeleri… Kobani olayları… Çözüm süreci denilen rezaletler silsilesi… Yanlışlar, yanlışlar, yanlışlar…
Hiçbir devlet bu kadar hatayı kaldıramaz, çöker, dağılır. Biz dayandık çünkü biz ordu-milletiz, Türk milletinin feraseti yüksek ve askerlerimiz, polislerimiz kahraman, yiğit. Onlar destansı bir mücadele ortaya koydular.
Ve en son yaşadığımız olay… 13 kahraman devlet görevlimiz Gara’da canice katledildi. Şehitlik makamına ulaştılar. Bu konuda da devlet yöneticilerinin ihmalleri, yanlışları devam etmiş. 2015-2016 yıllarında kaçırılan bu kahramanlar için bugüne kadar niye kayda değer bir şey yapılmamıştır?
Şimdi öğreniyoruz ki terör destekçisi dedikleri bir partinin (CHP) İzmir milletvekili 6-7 defa soru önergesi vermiş, işin peşini takip etmiş.
Peki milliyetçiyim diyen milletvekilleri ne yapmışlar? Slogan atmakla, kurt işareti yapmakla, parti kölesi olmakla görevlerini yapmış mı oluyorlar acaba?
Bu konu, öyle bir yazıya hatta kitaba sığacak bir konu değil. Fakat şu kadarını söyleyelim, atalarımız “Zararın neresinden dönersen kârdır.” demişler.
Bugünden itibaren bari teröre karşı sıfır tavizle mücadeleyi sürdürelim. Devlet olarak, millet olarak, sivil toplum örgütleri olarak. Belki o zaman şehitlerimizin kemikleri sızlamaz. Belki o zaman gazilerimiz göğüslerini gererek yürürler.
Aksi takdirde bu mücadeleyi bugüne kadar olduğu gibi hatalarla yürütürsek kaybederiz.
Arkasında ABD, AB gibi emparyel güçlerin olduğu, onların maşası, uşağı olan bir örgüte ve mensuplarına merhametle yaklaşmak gafletin en büyüğüdür.
Yapılacak olan bellidir; silahlı mücadeleye, sosyal, ekonomik, psikolojik, propaganda ayaklarını da ekleyip ciddi bir plân hazırlanmalı ve bu alçak örgüte öldürücü, kahredici darbe vurulmalıdır.
Bire bir katılıyorum hocam. Siyaset artık iddialarının yaşama geçmesi için değil, onların üzerine basarak ikbal kazanma ameliyesine dönüştü. Adamın birisi cemaatçi cenazelerini hiç kaçırmaz iken şehit cenazeleri kalkarken lebaleb kongre yapıyor. Bunlar da milli oluyor. Dert çok. Sevgi ile...
Sevgili hocam... Bu güzel yazın için çok teşekkür ederim. Konuyla ilgili olarak ben de birşeyler yazmayı istiyordum. Yazacağım şeyler sanırım aynı minvalde olacaktı; tabiiki bu kadar derli toplu olmazdı. Çok sağol, yüreğine sağlık..!