Karamanoğlu Mehmet Bey, Moğolların/İlhanlıların kontrolündeki Anadolu Selçuklu Devleti başkenti Konya’yı 1277 yılı Mayıs ayının ortalarına doğru zapt etmiştir. Sonra da ünlü “Türk Dili Fermanı”nı ilan etmiştir. Ancak Karamanoğulları’na karşı önyargılı bilim adamı ya da araştırmacılar bu durumu bir türlü kabullenememişlerdir. Uzun yıllardan beri başta Mehmet Bey’in Türkçeden başka bir dil bilmediğini öne sürerek bu tarihî olayın önemini azaltmaya ve Mehmet Bey’in itibarını gölgelemeye çalışmışlardır. Mehmet Bey’in sultan olmadığını, Divanda bulunmadığını veya bulunup bulunmadığının belli olmadığını öne sürmüşlerdir.
Bu tür yaklaşımlar yeni değildir. Hatta bu yaklaşım sahiplerinde bazıları son derece önemli bilim adamlarıdır. Mesela benim de çok sevdiğim Prof. Dr. Erol Güngör: Mehmet Bey’in yanına kendi adamlarından başka Menteşe ve Eşrefoğlu Türkmenlerini de katıp ellerindeki Baypars’ın bayrakları olduğu hâlde şehre hücum ettiklerini söylüyor. Sonra herkesin bildiği ünlü “ferman”ı ilan ettiklerini belirtiyor. Daha sonra da kelimesi kelimesine şöyle diyor:
Çokları bunun Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türkçülüğünden, milliyet şuurunun kuvvetinden doğmuş bir emir olduğunu sanarak Karamanoğlu’nu Selçuklulara karşı milliyetçiliğin savunucusu gibi görürler. Aslında Karamanoğlu’nun bütün gayesi devlet idaresinde bulunan okumuş tabakanın yani aydınların tesirini ortadan kaldırmaktı. Kendisinin hiçbir tahsili ve kültürü olmadığı için Selçuklu idarecileri karşısında eksiklik duyuyor, oralarda ne olup bittiğini bir türlü anlamıyordu (Güngör, 1989, s. 130).
Önemli bir tarihçi ve bilim insanı olan Prof. Dr. Osman Turan (1971) da Selçuklular Zamanında Türkiye adlı eserinde şöyle diyor:
Esasen Mehmet Bey Konya’yı alıp Selçuklu Devleti’ne sahip olduğunu sandığı bir kısa işgal zamanında memleketi bu dilde idare edemeyeceğini düşünerek bu kararı almış fakat bunu tatbik imkanının daha zor olduğunu kavrayamamış ve Karamanlıların daha sonra muamelatı Türkçe yapmaları da hem bunu göstermiş hem de bunda millî duygudan ziyade kültür seviyeleri amil olmuştur (s. 563, Dipnot).
Bu alıntıladığım değerlendirmelere benzer başka örnekler de vardır. Bu yaklaşımlar merkezin çevreye bakışını yansıtan kasıt olmasa bile bilgi eksikliğinden kaynaklanan değerlendirmelerdir. Ancak son yıllarda önyargılı olduğu apaçık belli olan düşmanca yaklaşımlarla Karamanoğlu Mehmet Bey’e saldıran, itibar suikastı niteliğinde gazete ve dergi yazıları da gördük. Mesela Zaman gazetesinin 09/10/2011 tarihli nüshasında “Türkçe Ferman’ı Bir Cumhuriyet Efsanesi” mi başlıklı haber böyle bir örnektir. Haberi yazan muhabir adını bile yazmayıp “muhabir” demekle yetinmiştir. Ancak bu yazının Mustafa Armağan’a ait olduğu anlaşılmıştır (Armağan, 2011).
Bir başka örnek Haber 7 sitesinde Remziye Karakuş’un haberi olan “Karaman’ın Koyunu Çıktı Türkçe Oyunu” başlıklı haberdir (Karakuş, 2011). Bu haberde tarihçi Prof. Dr. Erdoğan Merçil’in dil fermanı ile ilgili çeşitli görüşleri ele alınmıştır. Burada Karakuş’un iddiasına göre Merçil özetle Karamanoğlu Mehmet Bey’in dil fermanı ilgisi yoktur diyor ve fermanı Mehmet Bey’in yayımlamasını “resmî tarih tezi”ne bağlıyor. Ancak Merçil’in bu makalesinde Karakuş’un iddialarının aksine fermanla ilgili ayrıntılı bilgiler verilmiş ve sonuçta fermanı Mehmet Bey’in değil Selçuklu Divanının yayımladığı kanaatine varılmıştır. Merçil, bu görüşlerini 2000 yılında TTK’nin resmî ayın organı Belleten’in 239. Sayısında yayımlıyor. Sonra da bu makaleyi Selçuklular (2018) adlı kitabının içinde yer veriyor (s. 92-99).
Peki meselenin esası nedir? Tarihî kaynaklar ve kayıtlar ne diyor?
Tarihî kaynaklar hiç de öyle söylemiyorlar. Karamanoğlu Mehmet Bey’in “dil fermanı” ile ilgili temel kaynak İbn Bibi’nin El Evamirü’l-Ala’iye Fi’l-Umuri’l-Ala’iye (Selçuk Name) adlı eseridir. Fermandan birkaç yıl sonra tamamlanan (1281) ve Farsça olarak yazılan bu eser Mürsel Öztürk tarafından Türkçeye çevrilmiş ve 1996 yılında Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanmıştır. Selçuklu Devleti’nin vakanüvisti (resmî tarihçisi) olan İbn Bibi, Konya’yı zapt ettikten sonra Mehmet Bey’in adamlarının Konya’yı talan ettiklerini, yakıp yıktıklarını, “Pervanelik, naiblik, istifa, tuğra, işraf ve memleket nazırı gibi makamları alçaklara ve soysuzlara” dağıttıklarını (s. 209) söylüyor ve bakın sonra ne diyor: “İlimde ve kültürde hatırı sayılı biri olan Türkmenlerin başı (server) Mehmet Beğ (…)” (s. 204).
Karamanoğulları ile ilgili en eski ve önemli kaynaklardan birisi de Şikari’nin Karamannâme (2005) adlı eseridir. Bu kitapta Şikari söyle diyor: “Şeyh-i azim Ârız (Ârız Hekim) Mehmet Bey ve kardeşine sekiz yıl Bolkar Dağı’nda ilim öğretti, her ilmi tahsil kıldı. Kitapta pir-i Ârız çeşitli bilimlerde Aristo’ya, Eflatun’a, Calinus’a, Zeryüc’e denk tutuluyor. “İlm-i külliyatta ve cüz’iyatta naziri yokdu” deniyor (s. 120).
Ayrıca bu konuda D. Ali Gülcan’ın Karamanoğlu I. Mehmet Beğ’in İhtilali ve Nedenleri (1974) adlı kitabını da okumak gerekir. Burada Konya’nı zapt edilmesinin ve fermanın yayımlanmasının ayrıntısıyla anlatan aydınlatıcı bilgileri vardır.
Bu bilgilerin ışığında gelelim şimdi can alıcı soruya: Nasıl oluyor da devrin çok büyük bir hocasından (Şeyh-i azim Ârız) sekiz yıl özel ders alan birisi Arapça ve Farsçayı öğrenemiyor. Nasıl oluyor da kendisini sevmeyen birisinin (İbn Bibi) “ilimde ve kültürde hatırı sayılı biri olan” dediği Mehmet Bey Türkçeden başka bir dil bilmiyor?
Kaldı ki Türkçeden başka bir dil bilmese ne olur? Kendi dilinin o devirde devlet katından (saraydan) ve aydınların hayatından kovulduğunu, horlandığını gören bir devlet başkanının millî tavrı söz konusudur. Konya’ya hâkim olur olmaz o kadar siyasi-ekonomik iç ve dış sorunlar varken daha ilk divan toplantısında bu fermanının yayımlanması oldukça manidardır.
Konya’da Mehmet Bey’in hâkimiyeti kısa sürmüştür, doğru; ancak Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra bağımsız kalan Anadolu Beylikleri’nin hepsinin devlet dili olarak Türkçeyi kullanmaları bu fermanının etkisinin sürekli olduğunu gösterir.
Faydalanılan Kaynaklar
Armağan, M. (2011). “Türkçe fermanı bir Cumhuriyet efsanesi mi?” http://www.mustafaarmagan.com.tr/genel/turkce-fermani-bir-cumhuriyet-efsanesi-mi/ (Ulaşım Tarihi: 28/04/2024).
Gülcan, D. Ali. (1974). Karamanoğlu 1. Mehmet Beğ'in İhtilali ve Nedenleri. Ankara: Şafak Basımevi.
Güngör, E. (1989). Tarihte Türkler. 2. bs. İstanbul: Ötüken Yayınları.
İbn Bibi. (1996). El Evamirü’l-Ala’iye Fi’l-Umuri’l-Ala’iye (Selçuk Name). haz. Mürsel Öztürk. Ankara T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları.
Karakuş R. (2011). “Karaman'ın koyunu, çıktı Türkçe oyunu!” https://www.haber7.com/tarih-ve-fikir/haber/818715-karamanin-koyunu-cikti-turkce-oyunu (Ulaşım Tarihi: 28/04/2024).
Merçil, E. (2000). “Türkiye Selçukluları Devrinde Türkçenin Resmî Dil Olmasını Kim Kabul Etti”, Belleten, C. 64, (239), s. 51-58.
Merçil, E. (2018). “Türkiye Selçukluları Devrinde Türkçenin Resmî Dil Olmasını Kim Kabul Etti”, Selçuklular / Makaleler, (92-99). İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınları.
Şikârî. (2005). Karamannâme. haz. Metin Sözen-Necdet Sakaoğlu. İstanbul: Karaman Valiliği – Karaman Belediyesi Yayını.
Turan, O. (1971). Selçuklular Zamanında Türkiye. İstanbul: Turan Neşriyat Yurdu.
Türk dilinin kullanılması kararını alıp sağlığında kullandıran Karamanoğlu Mehmet Beğ’i saygı ile anıyorum. Türk soyundan olan her kişi kendi öz anadilini kullanmalı, Arapça-Farsça karması dili kullanmamalıyız. Sevgili Mestan Karabacak seni sevgiyle selamlıyorum.