Sabahları erken saatte kalkıyorum. Balkona çıkınca gözüm hemen dağlara çevriliyor. En yakında Meyil ( Mikail) dağı, ardında Bozdağ, ondan sonra Avdan'ın zirvesi ve Taşkalelilirin Kitabala dedikleri Yüğlük dağı görünüyor. Hava şartları uygunsa, Orta Torosları, Bulgar(Bolkar) dağlarını seyrediyorum.
Bahçeye inip, ufak- tefek işleri yapıp yukarı çıkıyorum. Biraz sonra kahvaltı. Radyoda çeşit çeşit, rengarenk türküler. Her birinin sözleri gibi ezgileri, nağmeleri de farklı. Bu türküler ruhumu kanatlandırıyor. Ben artık başka bir âlemdeyim. Demin bahsettiğim dağlar artık beni kesmiyor; oradan öteye, babamın, anamın, dedelerimin, ninelerimin yaylalarına uzanıyorum. Erciyes'e, Binboğalara, Berit dağına, Bakır dağına gidiyorum. Yarahmet, Meryemçil, Kırkpınar, Aslantaş, Kazancı, Çayırgölü yaylalarında dolaşıyorum.Ya çadırdayım, ocağın başında sohbette, ya Pınarbaşında, ya sürü peşindeyim. Buz gibi pınarlardan su içiyor, çeşit çeşit çiçekleri seyrediyorum. Yarpuzu, kekiği, mantıvarı, lalesi, sümbülü... burcu burcu kokan çiçekleriyle ruhumu saran yaylalarda gönlüm hep.
Ve dilimde Âşık Ali'nin (babamın) şiiri:
Bir kasavet çöktü yine serime
İlkbaharın gel olduğu zamanda
Yeryüzünü yeşil otlar bürüyüp
Çiçeklerin bol olduğu zamanda.
Yaz gününde kuru çaylar taşıyor
Engin yüksek nice dağlar aşıyor
Deli gönül bülbül olup coşuyor
Her bahçenin gül olduğu zamanda.
Bir garibim her mevsimde ötemem
Bu sevdayı üzerimden atamam
Yaz baharda gezer gönlüm yatamam
Yüce dağlar yol olduğu zamanda.
Ben Aliyim kimseye yok zararım
El ne bilsin için için yanarım
Yaz baharda belli olmaz kararım
Âşıkların del'olduğu zamanda.
Hanenizde bayram coşkusu, gönlünüzde huzur, etrafınızda sevdikleriniz olsun değerli dostlar. Kurban Bayramınız kutlu olsun.