ECİVECİLERİN ÇOLAK MEHMET USTA
Derler ki, Çanakkale gazisi Çolak Mustafa dedem tek koluyla bir çuvalı alır ata yüklermiş... Görenler şaşırırmış, "Maşallah, maşallah çok güçlü..." derlermiş.
Kolunun birini Çanakkale'de kaybetmiş ama sağ dönmüş köyüne...
Sabah erkenden kalkılır, birlikte kılınan sabah namazından sonra kahvaltı yapılırmış. Sonra herkes bahçeye sıralanır, Çolak Mustafa gelir her birinin o gün yapacakları işleri, görevleri paylaştırırmış...
"Hasan sen koyunları tarlaya götür... Ayşe kızım ekmek atın, yemekleri yapın, çobanların azıklarını hazırlayın, Nefise yardım etsin, Şerif'le birlikte sütleri de sağsın... Mehmet buğdaylar çuvallanacak, Hüseyin sen başlarında dur, Ahmet sen atlara bak yiğidim, çalışanların karınlarını iyi doyurun aç bırakmayın..."
Kapıya gelenler geri çevirilmeyecek, misafire bakılacak.
Bu taksimat yapana "İca-vecih" denirmiş o zamanlar. Bu halkın arasında söylene söylene "Ecivecih, eciveci" olarak kalmış.
Sert adammış dedem ve herkes korkarmış ondan. Kaşlarını çatması, bir bakışı karşısındakini eritmeye yetermiş. Babamda da vardı o bakış...
Sözü emir! Kimse karşı çıkamazmış... Ara sıra ebem laf edermiş. Dedeme bir şey diyemeyen, korkan, çekinen gelir ebeme nazlanırlarmış. O da dedeme söylermiş.
Babam hızarcıydı benim. Her hızarcı gibi parmaklarının ikisi yoktu, biri de sinirler koptuğu için eğri kalmıştı, eğilip bükülmezdi yani. Sonra onu da aldırdı. Dedesi gibi çolak kaldı adı... Ecivecilerin Çolak Mustafa'nın oğlu, Çolak Mehmet Usta kaldı adı.
Anacığımın hikayesi acı, anlatması uzun... Köyden gelir Karaman'ın eski ve köklü ailelerinden Kayserilioğulları'nın yanında evlatlık gibi büyür. Onların kültürü ile genç kız olur ve mahallenin yakışıklı delikanlısı babama kaptırır gönlünü ve evlendirirler.
Eciveci Çolak Mehmet'in ömrü ağaç biçmekle geçti. Doğruluktan ve çalışmaktan kimse ayıramazdı. Bir sözünü hiç unutmadım; "Boş durmak-oturmak yerine aylak(bedava) çalışmak daha iyidir..." derdi rahmetli. Yapılan bir yardımdan karşılık beklenmezdi yani. Bir insana yaptığın iyilikler sana geri dönerdi. Yardımseverdi, herkes gibi mütedeyyin biri idi. Daha bir sürü şey.
Anam 12 Eylül'ün acılı analarındandı. Çok çekti. Evlat acısı başka bir şey..
Kişiliğimiz ilk yılları kültürlü bir anne, doğruluğu hedefi yapmış dindar bir baba ile oluştu.
Ve yaşadığımız dönem yokluk zamanlarıydı belki ama mutluluğun, onurun, gururun, insanlığın, merhametin, saygının, sevginin, Türklüğün, kültür ve değerlerimiz ile yaşamanın bol olduğu yıllardı. Ne güzel yıllardı!
Her ikisi de rahmete kavuştu.
Hepimiz okuduk. Ne var bunda demeyin, şimdiki gibi kolay değildi okumak öyle... Üniversite mezunu olsa olsa işte doktor, öğretmen o kadar. Mühendis, mimar ne bilmezdik...
Ama doktoru doktor, öğretmeni de öğretmen idi hani...
Bizleri yetiştirip büyüten, okutup iş sahibi yapan, üst görevlere gelmemizin mimarları babam ve anacığıma sevgi, saygı ve minnet duygularımla rahmet diliyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: