Biri sordu bana; "Sen kime hizmet ediyon" dedi.
Sorduğu soru aslında "sahibin kim" anlamına geliyor.
Sahip canavar, bunlar boyunları bükük, sahipten ihsan bekleyen koyun!
"Kim" diyor!
Kime sadıksın diyor çünkü kendine bir sahip edinmiş, senin de bir sahibin olduğunu sanıyor.
Hizmeti ailene edersin, davana edersin, devletine, milletine, inancına edersin de, onun sorusu "kim" olmaz!
Soru "kim" olursa hizmet bunlara olmaz, kula demektir. Biz de kişiye kulluğu, kişiye sadakati köpeklik biliriz.
Hangi görüştensin demek istiyor ama zihninin arkasında kişiye hizmet var ve hizmet etmekle menfaat sağlama düşüncesi var.
Memur amiri, müdürü için hizmet etmez ki!
Belediyede çöp toplayan işçi amirine şirin görünmek için o işi yapmaz ki!
Bir de diyor ki; "ben çıkarıma bakarım" diyor. Nerede menfaatim varsa onun yanında olurum diyor. Açık ve net iyi mi!
Yani kutsallarım için savaşta benim yanımda olmayacak, hatta kaçacak biri! Kutsalı çıkarlarıyla sınırlı olanın kutsalı ne olur!
Her an seni de milletini de inancını da, kendini de satacak kafa yani!
Satılık!
Ver üç kuruş, al hizmetine!
Bir esnaf arkadaş seçim önü işyerine gelen birinden denemek için para karşılığı oy istemiş. Adam 500 Lirayı kabul etmiş ama bir de "benim çocuklar da var" diyerek daha yüksek para istemiş, iyi mi!
Satılık!
Diğer sendika termos dağıttı diye sendika değiştirenler var. Ne deyim!
Lideri Tanrı görüp beynini teslim edenlere, yanlışın ardında koşanlara bir de yanlışı erdem gibi ambalajlayıp erdem gibi gösteren yüzsüzlere ne deyim!
"Genel Merkezimiz açıklama yapmadan paylaşım yapmayalım" diyor... Niye?
"Kayıtsız şartsız" sorgulamadan mürşidine itaat edenlerden ne farkı var!
Uyuşturucu kullananlardan ne farkı var!
Yahut FETÖ’den farkı ne, emirleri "karar destek mekanizmalarından" alanlardan farkı ne, PKK'den farkı ne?
Karar destek mekanizmaları kim! Amerika mı, İsrail mi, kim?
* * *
Hizmet derken topum içinde yaşamanın gereği paylaşımdan, yardımlaşmaktan bahsetmiyorum...
Kazanı doğursun diye komşusuna kazan veren çıkar hesabı yapanlardan değil, komşusunun ihtiyacı var diye kazan veren komşudan bahsediyorum ve paylaşımı, yardımlaşmayı ayırıyorum.
Karaman'a atanıp ilk geldiğimde beni hiç tanımayan kurumdan arkadaşlar benim evin eşyalarını taşımaya gelmişlerdi. Hiç tanımıyorlardı ama 5. kata taşıdılar. Nedeni çıkar, menfaat değildi. Bana hizmet etmek için de değildi. Bu bir paylaşımdı. Arkadaşlığın, dost olmanın, zorda kalan birine yardım etmenin gereği idi...
Hepsini bilirim, hepsini tanırım ve her gördüğümde kucaklarım hepsini...
Bu değil dediğim... Zaten şimdi de yok artık bunlar!
Bir tarihte kurumda yemek yerken biri sormuştu; "Ocak başkanlığından ne kadar para alıyorsun?" diye... Algılayamamıştım.
"Ne parası!" dedim, "Başkanlıktan ne kadar alıyorsun!" dedi. Boş boş, anlamsız anlamsız bakınca...
"Para almıyon da niye yapıyorsun o zaman!" demişti garibine gitmişti. Cevap da vermedim. Versem de anlamaz zaten! Üstelik adam okumuş, yazmış, aydın sayılacak tiplerden, diş hekimi!
Bu tipler annesine babasına bakmaz, karşılığı olacak. Cenazeye katılmaz, düğüne gitmez. Karşılığı olursa yapar... Fakire fukaraya bakmaz, aç doyurmaz.
Dünyada bir dikili ağacı yoktur, hiç kimseye hiç bir faydası olmamıştır. Her şeyin bir karşılığı olacak bu tiplere göre...
Sen eziyet çekersin, zulme uğrarsın, yanında olmaz. Sen kasabın elinden almaya yırtınırsın, adam gidip gidip kasaba sürtünür. Salak biz miyiz, onlar mı çok akıllı bilmiyorum. Bildiğim bir şey var;
Bu tiplerden dost olmaz, arkadaş da olmaz... Uğruna ölünesi değerleri, ülküleri, ilkeleri olmayan insanlardan ne olur!
Türk milleti bunlar değil! Türk bu değil! Onlar da soyu ne olursa olsun Türk değil!
Semerleri afilli ama vasıfsız, sıradan insanlar.
Türk milletinin vasıflarını üzerinde taşıyan Türk'tür.
Bu tiplerin ne olduğunu bilmiyorum ama biz onlardan değiliz kardeşim!
Vallahi değiliz!
Yorumlar
Kalan Karakter: