Ben, bir şey deme durumunda değilim.
İpe un sermeyeceğim.
Özür beyan etsem, özrüm, kabahatimden büyük olur.
Özrüm bile özürlü benim.
Yumurtaya kulp takan ben, Gazze konusunda bir kulp bulup takamadım.
Sineğin, kartalı anlayamaması gibi, külün gülden habersiz oluşu gibi, O Gazzeli mücahitleri benim anlamam mümkin değil ki, özür dileyeyim, bahaneler sunayım.
Şehitliğin, Mücahitliğin, yiğitliğin…. Ne olduğunun tadına varmak şöyle dursun adını anmaktan korkuyorum.
Rabbimizin kitabı olan Kur’an-i Kerime sordum; kim bunlar diye, cevap:
“Mü'minlerden öyle er kişiler vardır ki, Allah'a verdikleri sözü yerine getirdiler. Onlardan bir kısmı adağını yerine getirdi (canını verdi) kimi de (Allah için canını vermeyi) beklemektedir. (özlerini ve sözlerini) hiç değiştirmediler.” (Ahzab süresi ayet 33/23)
Canım tatlı, maaşım kıymatlı.
Ahirete iman ediyorum ama, peşin olan maaşa, makama ve şöhrete yapışakaldım.
Oturduğum yerde Hatim inerken okuduğum ayet:
“Size ne oluyor ki; Allah yolunda "Ey Rabbimiz, ahalisi zalim olan şu ülkeden bizi çıkar. Bize tarafından bir dost gönder ve bize tarafından bir yardımcı gönder" diyen zayıf bırakılmış erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda çarpışmıyorsunuz?” (Nisa süresi ayet 4/75) dediği halde hiç üzerime almadan okumaya devam ediyorum.
Ben “Oturanlar” dan oldum:
“Mü'minlerden özürsüz olarak oturanlarla, malları ve canlarıyla Allah yolunda cihat edenler eşit değildirler. Allah, malları ve canlarıyla cihat edenleri, oturanlar üzerine bir derece üstün kıldı. Allah, her birine güzellik (cennet) va'detti. Allah, mücahidleri oturanlar üzerine büyük mükâfatla üstün kıldı.” (Nisa süresi ayet 4/95)
Hiçbir mazeretim yok.
Gazzeli şehitlerin ve gazilerin afvını istemek bile hakkım değildir.
Ama afveden, afvı seven Allah celle celalühten afvımızı isterim.
(Mücahitlere katılmayarak) kendilerine zulmedenlerin canlarını melekler alırken: "Nerede idiniz" (niçin mücahitlerle beraber değildiniz?) dediklerinde, “Biz yeryüzünde güçsüzdük” dediler. Melekler de: "Allah'ın arzı geniş değil miydi? Oralara hicret etseydiniz ya" dediler. İşte onların sığınağı cehennemdir. O ne kötü dönüş yeridir.” (Nisa süresi ayet 4/97)
“Hatırlayın, yeryüzünde azıcık, müstez'aflar (Zayıf görülenlerden) idiniz. İnsanların sizi kapıvermesinden korkuyordunuz da O, sizi barındırdı, yardımıyla sizi kuvvetlendirdi ve güzel şeylerle sizi rızıklandırdı. Ta ki şükredesiniz.
“Ey iman edenler, Allah'a ve Rasülüne hainlik yapmayın. Bile bile emanetlerinize de hainlik yapmayın.
“Biliniz ki mallarınız da, evlatlarınız da fitnedir. Şüphesiz Allah katında büyük mükâfat vardır.” (Enfal süresi ayet 8/26-27)
Müslüman katilleriyle iş yapan, para kazanan ve kazandıran, makamını sağlamlaştırmak için mazlum Müslümanlara yardım etmeyenler, “Katilin mektebinde bir çocuğum okuyor” diyerek binlerce Müslüman çocuğun katiline karşı parmağını oynatmayanları Rabbimiz uyarıyor bu ayetiyle.
Hepimiz, kendi canımızın cehennemlik olmaması için çalışmayalım.
Zalimlerin zulmüne son vermenin yollarını bulup gereğini yapalım.
Yorumlar
Kalan Karakter: