İbni Ömer radıyallahuanhüma’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah S.A.V, utangaç kardeşine bu huyundan vazgeçmesini söyleyen Medineli bir Müslüman’ın yanından geçti ve ona:
“Onu kendi haline bırak; zira hayâ imandandır” buyurdu.
Geçenlerde bir haber vardı gazetelerde.
İstanbul da yaşayan 12 yaşındaki Mustafa Seven, başarılı öğrencilerin kazandığı devlet bursunu kazanır.
Bir müddet de alır.
Baba Kaynakçı Harun Seven’in maaşı 6 bin lira olunca, Anne Seher Seven Milli Eğitim Bakanlığı’na dilekçe yazar.
“Ekonomik durumumuz düzeldi. Bursun iptalini istiyoruz” dedi. Seher anne, “Çocuğumun boğazından haram lokma geçsin istemedim. Bizim gelirimiz bize yeter. Gerçekten ihtiyacı olan çocuklar yararlansın” dedi.
Bu dilekçeyi okuyan Milli Eğitim Bakanlığındaki memurun gözleri doldu mu acaba?
Bu haber var ya, bu haberin anlamını, vicdanlara hitabını,
Diyanet İşleri Başkanı kitap yazsa anlatamazdı.
Nihat Hatipoğlu günlerce el kol hareketleriyle, ekranlarda çırpınsa anlatamazdı.
Devlete sırtını dayayıp 3 yerden maaş alanlar utandı mı acaba?
Avrupa da gelir düzeyi gayet iyi olan, amma Hollanda Diyanet Vakfı’nın verdiği burs için kendini parçalayalar bu haberi okudunuz mu?
Avrupa’ya din görevlisi olarak gelip, hem Türkiye’den 6-7 bin lira aylık alan,
hem de Hollanda da 2200 euro aylık alan bir de geldiği yeri beğenmeyip başka şehre yönetimden habersiz kaçan,din görevlimiz utanır mı, haya eder mi acaba?
Milletin parası ile her yıl makam aracı değiştiren, benzinini bile devletten tanzim eden,
beyler, ağalar bu haberi okuyunca ne düşündüler. Merak ediyorum.
Utandılar mı ki?
Utandıysanız, yine de ümit var demek ki.
Utanmayıp salak enayi dediyseniz.
Vicdanınızı, hayanızı ve İmanınızı sorgulayın.
Mustafa Seven evladım, yolun açık olsun. Sen, yarın yüksek makamlara gelirsen,
Devletin 1 lirasını yemezsin ve yedirmezsin. Çünkü helal lokmayla büyüyorsun.
Yolun, bahtın açık olsun...
İnsan böyle haberleri okuyunca vatanı ve milleti adına umutlanıyor.
Vatanım da böyle güzel ahlaklı Müslümanlar da var diye seviniyor.
Diğer taraftan bir haber daha..
Bir Şıh bozuntusu, fetva veriyor..
“Türkçe isim alan çocuklar cehennemlik yada cehennemden en son çıkacak” mealinde konuşuyor.
İnsan böyle haberleri okuyunca da umutları yok oluyor.
Bu tip insanlar, her gün insanların beynini karıştırıyor
Yada bu tip insanlara neden itibar ediliyor. Anlamakta güçlük çekiyorum.
Şimdi şu yukarda ismi geçen, evladına haram yedirmemek için, hak ettiği bursu,
‘Bizim durumumuz düzeldi 6 bin lira aylığımız var. Başka ihtiyacı olan çocuk alsın bu bursu’ diyen kardeşimin ismi Seher.
Hemen birileri Seher Arapça kökenli diyebilir.
İsmi Sibel olsaydı cehennemlik mi olacaktı?
Yada bir Hollandalı kendi dilinde,
(Ben kabul ediyorum ve şahadet ediyorum Allahtan başka Tanrı yoktur. Ve kabul ediyorum ve şahadet ediyorum, Muhammet s.v.a.elçisi ve peygamberidir)
Der ise Müslüman olmuyor mu? Bu şekilci ve İslam’ı Arapça ile eş değer tutan bu zihniyet İslam’a en büyük kötülüğü yapıyor.
Kul Hakkı yiyeceksin, haram helal bilmeyeceksin, sonra Türkçe ismi olanlar cehennemlik diyeceksin..
Ebu Cehil de Arapça, Ebu Lehep de Arapça isim.
Allah her dilden anlar. Allah her kalbi görür, her niyetleri okur.
Allah adaletlidir. O gün kimsenin ismine ve cismine iltimas geçilmeyecek.
O gün sadece amellerin, sevapların, günahların, imanın ortaya çıkacak.
İşte bir tarafta kul Hakkı'nı bilen, haramı helali gören bir ışık.
Bir adım ötede şekilci, bir dile takılıp kalan, İslam’a en büyük kötülüğü yapan,
kötülük yaptığının bile farkında olmayan bir karanlık.
Allah, Türkçeyi ve Türklüğü aşağılayanları ıslah etsin.
Allah'ım, vatanım da kul hakkından korkan Seher'leri ve öyle annelerin dünyaya getirdiği Mustafa’ları çoğaltsın..
kalemine sağlık abi harikabir yazı