“En acısı da dün gece can yoldaşım olan köpeğimi vurdular. Kılbasanlı biz de bir söz vardır. Sen de bilirsin “Düşman seni öldürmeye karar vermiş ise ilkin kapındaki köpeği vurur” vurdular. Dün gece onu da gömdüm bahçeye”
Kılbasanlı, “keşke bu kötülükler hiç olmasa be gardaş, amma oluyor.” dedi.
Yılanlı Mehmet, Kılbasanlıya baktı, “sen ne suç işledin, bir de sen anlat” dedi.Kılbasanlı “anlatırım bir gün ,benimkisi biraz uzun hikaye” dedi.“Ben hapisten bir şeyler yapmak için kaçtım. Karadağ'ı eşkiya sarmış, bu civardaki bütün köyleri haraca bağlamış.Döne ananın atlarını da çalmışlar.Onları ve bu köyleri bu eşkiyadan kurtarmak için kaçtım gardaş..Bu eşkiyayı Karadağ'dan sürecem..Şeytana uyup zarar verdiklerime bir faydam olsun istiyorum..O yüzden kaçtım. İstersen beraber eşkiyayla vuruşuruz istemezsen, ben zaten karar verdim ölümüne bu işe girişeceğim” dedi.
Yılanlı, “gardaş bende ölümüne yanındayım, bunlar bir sizin köye değil bu çevre köylerin hepsine zarar veriyorlar. Sürelim bunları bu diyardan. Benim teyze oğlu var şu karşı köyde ona uğrayıp yiyecekler getireyim, önce karnımızı bir doyuralım, gerisini hallederiz.” dedi.Yılanlı aşağı bir köye indi teyzesinin oğlu vardı orda,Ona çok şeyler anlattı,çok şey ısmarladı..Bir heybe de yiyecek doldurdu geldi.
Tuluk peynirli sıkma ve çayla karınlarını doyurdular.
Bir tütün sardı Kılbasanlı. Ovaya baktı, uzun uzun süzdü yemyeşil buğday tarları olana ovayı.
“Gardaş bu gece ben Kılbasan'a inecem, orda küçük bir işim var.İstersen sen beni Navra'ın oradaki oyuk kayanın orda bekle yarın görüşürüz ya da belki gece geç vakit gelirim” dedi.
Yılanlı ,”Olmaz gardaş, sen benim kader arkadaşım oldun. Artık gardaşız, anca beraber kanca beraber.Ben de gelecem seninle" dedi..Kılbasanlı, sen bilirsin dedi.Hava kararmıştı, Kılbasan'a doğru yola çıktılar.Yatsı sonu köye girdiler. Nodaların orda biraz daha beklediler.
Vakit geceye yaklaşınca Mehmet hadi gidelim dedi.
Tahta sokak kapısına vurdu Mehmet,İcerden bağırdı bir erkek, kim o?Mehmet, Bahri Çuku nun adamıyız haber getirdik, gel hele, dedi.
Bahri keyiflen di yine at satacağız herhal dedi gülerek kapıyı açtı.
Ay ışığın da Mehmed'i tanıdı... “Mehmet” dedi.“Hoş gelmişsin gardaş, bak ya çok sevindim.”
Mehmet, “sus ulan yalaka...Yürü gardaşın denen namussuzu da alalım.” dedi.
Bahri'nin eli ayağı tutmuyordu. Hainler korkak olur.
Yürü dedi Mehmet. Yılanlı hiç konuşmuyor sadece mavzer elinde takip ediyordu.
Bahri ve Mehmet'ler, Bahtiyarın evine vardı.Çağır ulan gardaşın denen yavşağı.
Bahri, Bahtiyar derken sesi kısık ve çaresizlik türküsü çağırır gibiydi.
Bahtiyar,”buyur ağa ne hayır gece vakti, haber mi var Çuku’dan” dedi, kapıyı açtı.
Gördüğü manzara onu da şok etmişti.
Mehmed'in dağa çıkacağı akıllarından bile geçmemişti.
Yürüyün ulan dedi Mehmet..Harun'u da alacağız, dedi.
Çuku'nun 3 yalakasını aldı. Karadağ'ın eteklerine yürüdüler.
Bahri dua ediyordu..Ah Çuku şimdi çıkıverse şurdan bizi kurtarsa diyordu içinden.
Boş bir yayla evine geldiler. Mehmet “girin ulan içeri” dedi.
Üç yalakanın da renklerin de gram kan yok gibiydiler. Titriyorlardı.
Yılanlı kapıya durdu mavzeri doğrultu onlara.
Kılbasanlı'nın gür sesi gece sessizliğini bozdu.
"Ulan adiler, neden yaptınız köyünüze bu hainliği" dedi.Bahri'nin suratına okkalı bir tokat yapıştırdı.Ok yaydan çıkmıştı, Döne ana gelmişti aklına.Tekme yumruk, üç haini çok kötü dövdü.
Yılanlı, dur gardaş yeter. Dur hele. dedi.
Kılbasanlı, Üçünün de yüzüne tek tek öfkeyle baktı.
"Ulan ,Allah'ıma sizi şurda öldürürüm..Bana, Çuku ile çaldığınız atların nerde olduğunu göstermezseniz.Atları bulamazsam sizi at gibi kişnedecem haberiniz olsun.Şimdi benimle geleceksiniz.Yürüyün dedi Gece meşe ağaçlarının arasından Erikli Dereye geldiler.Mehmet durdu.."Nerede ulan atlar" dediBahri bülbül gibi ötüyordu. Çuku atları Kirlinin ağıla kapatıyor Mehmet.
Ordan müşteri geliyor satıyor dedi.
Alıcıyı kim buluyor, dedi Mehmet.Bahri başını yere eğdi.
Biz de arada yardım ediyorduk, affet bizi Mehmet gardaş, nolur affet.
Valla billa, ekmek çarpsın bir daha yardım etmeyiz, dedi."Ah şeref yoksunu şerefsizler ah, neyse önce şu atları bulalım, eğer bir kahpelik yaparsanız, mavzer kurşununa bile değmezsiniz amma üçünüze üç mermi sıkarım haberiniz olsun. Döne ananın atlarda ordamı? Süleyman'ın kır atı da duruyor mu?Bahtiyar, valla duruyor hepsi orda, dedi.Yarın gece belli olur hepsi dedi.
Yılanlıya, bağla şunların elini ayağını gardaş,Güven olmaz bunlara dedi.
Eski bir Çoban Salık’a (çobanların uyuduğu ağılın yanında ki küçük oda)Girdiler, uyuyun bakalım, bizim gündüzümüz gece, gecemiz de gündüzdür haa,Bu gece sabah olana kadar işimiz var hadi bakalım dedi.
Yılanlıya göz kırptı, kulağına eğildi fısıldadı.Gardaş uymayalım sen nöbet tut ben biraz kestireyim öğlen sonu sen uyursun dedi.
Yılanlı, Çoban ocağını yaktı bir çay demledi. Çay mis gibiydi.
Sağ olasın teyze oğlum dedi kendi kendine...Devam edecek.