Sabahın seherinde bir başka olurdu Karadağ da bahar..
Üzerinde ne kadar çirkinlik olsada, güzel olurdu tabiat..Yavşan ve kekik kokularıyla çayını içmişti Yılanlı..
Gözleri daldı ,köyüne doğru baktı.Kadir im ne yapar ki şimdi dedi, Kadınını hayal etti..
Bu gün tam üç gün oldu , dedi..
Ah kader ah.. Demek alın yazımızda bunlarda varmış.. Karadağ iki deli Mehmet'lere mekan olacakmış...Kadir'ime oğlum öldürmesem öldüreceklerdi derim ,dedi..Derin bir iç çektİ..
Öğlene doğru Kılbasanlı uyandı..
Yılanlı gardaş, biraz da sen uyu hele. Gecemiz biraz uzun olacak dedi..
Kılbasanlı Babasını ,anasını ,bacısı Alimeyi düşündü..
Acep duydular mı ki kaçtığımı..Babam iyice kızar bana gayri..
Eee Mehmet dönülmez bir yola girdik gayrı..Ne olursa olsun sonunu getireceğim ..Dedi..
Akşam güneşi Dolambacın üzerinden yavaşça akşama selam veriyordu..
Kuşlar yuvasına şarkılarla dönüyordu..
Kılbasanlı uyandırdı Yılanlıyı..Gardaş birer sıkma yiyelim,bayağı yürüyeceğiz..Dedi..
Birer sıkmada eşkiya yalakalarına verdiler..
Kılbasanlı Dedi ki..
Ulan eğer bir yamukluğunuzu görürsem , öldürmeden ölmem ha ,haberiniz olsun..
Şimdi sorduğum sorulara da doğru cevap vermezseniz, yalan çıkarsa ölümlerden ölüm beğendiririm haa..
Çuku nerde akşamlar? Kaç Ada'mı var ? Atların olduğu yerde kaç Ada'mı kalıyor?..Anlatın bakıyım ,dedi..
Bahri ,Mehmet gardaş Atların olduğu yerde bir bakıcı var ,dedi..
Kılbasanlı, Çuku'un kaç adamı var?
Çoğunlukla 5 adamını görürdüm..Ama bazen 8 kişi falan oluyorlardı..dedi.
Hepside Milizlikte kalıyorlar..Sadece bir at bakıcısı Kirlinin Ağılda kalır..
Kılbasanlı,Hadi bakalım gidiyoruz...Anlattıklarınız dan bir tek yalan çıkarsa, Canınız da sizden çıkar dedi..
Bahri ile Bahtiyar yaltaklanıyor yemin ediyordu ama Harun tilki gibi ince suratıyla tamam falan diyordu..Amma karnında kırk tilki dolaşıyordu..
Yola çıktılar,Erikli Dereden,Ekşi Kuzalak deresinden, sessizce Dolambacın altından Kirlinin ağılın arkasında ki kayalıklara ulaştılar.
Ağılın Çoban Salık denen küçük odasında cılız bir fener ışığı gözüküyordu..
Atların ayaklarını yere vuruşu,burnundan soluyuşu duyuluyordu..
Kılbasanlı,Yılanlı gardaş ben iyice yaklaşıp başkacam, bunlar bir hata yaparlarsa sıkıver kafalarına..dedi..
Usul usul yaklaştı ,çoban salık odasının kapı deliğinden baktı..
Çobansız, köpeksiz köyde değneksiz gezmeye alışan, böyle bir şeyin olmasını hiç ama hiç beklemeyen eşkiya yamağı, uzanmış kepeneğin üzerine yatıyordu..
Mehmet kapıya vurdu tekmeyi..Mavzeri doğrultup davranma yakarım dedi..
Niye uğradığını şaşırmıştı at hırsızı..Mehmet duvarda dayalı mavzeri aldı omuzuna astı..Kaldır ulan ellerini havaya bir hareketinde mıhlarım dedi..
Yılanlıya gelin diye bağırdı..Yılanlı 3 yataklık eden yalaka ile girdi içeri..
Geçin ulan karşıya dedi Kılbasanlı..
Dizildiler duvar dibine, son duanızı edin dedi.
Yalvarıyorlardı..En çok da at bakıcısı eşkiya yalvarıyordu..
Bahri , Mehmet gardaş biz köylüyüz bize kıyma diyordu..Bahtiyar da aynı amma tilki suratlı Harun içlerinde cesur duruyordu..Sadece bakıyor evet der gibi kafa falan sallıyordu..
Kılbasanlı dedi ki,sizi bir şartla canlı bırakacam...Bize söz vereceksiniz sizi bu Karadağ da bir daha görmeyeceğiz tamam mı?
At bakıcısı yeminler ediyor..Bahri, Bahtiyar sözler veriyordu..Harun tamam dedi..
Kılbasanlı,Yılanlı gardaşım ağıldan atların ordan kendir getir o zaman ,dedi.
Yılanlı ağıldan koca bir top kendirle,iple geldi..
Dördünü sırt sırta sımsıkı bağladılar..
Bak canınızı bağışladım..Çuku gelip kurtarıncaya kadar burda bekleyeceksiniz artık dedi.
Amma bir daha kaypaklık,yalakalık yok...Valla yok dediler..
Yılanlı ile Kılbasanlı ağıla geçtiler..
15 kadar at vardı ağılda..Kırat burnundan fur fur diye ses çıkardı..
Kılbasanlı Kırata baktı,ayaklarından saçının teline kadar hüzün kapladı..
Atın yanına vardı boynunu okşamak istedi at ayağını yere vurarak kafasını yukarı aşağı sallamaya başladı..
Mehmed'in gözlerinden yaş akmaya başladı..Atı bile beni affetmemiş..Döne ana af eder mi hiç...
Yılanlı dediki Mehmet gardaş bu at seni tanıdı..Akrabanızın falan mı? Dedi..
Yok dedi Kılbasanlı...Gözlerini sildi ,vurduğum Süleyman'ın atı bu ,dedi...
Atları çözdüler..
Yılanlı iki at alalım binmeye,bizim atlara ulaşınca salarız onlar sahibini bulur ,dedi Kılbasanlı..
Atları saldılar, nal sesleri çakıl taşlarına değdikçe sanki geceye türkü söylüyordu..
Rüzgar alan ,dalga dalga yeleleriyle özgürlüğe koşan at sürüsü soluk soluğa Kılbasan'ın dar sokaklarına girmişti..
Kimi burnundan soluyor..Kimi kişniyordu..
Gecenin nısfı bu ne diye kimi köylüler perdenin arkasından bakıyor..
Kimi de eşkiya köyü bastı diye korkuyordu..
Kılbasanlı ,Yılanlıya dediki Mehmet gardaş onlar sahiplerini ,evlerini bulur bizim işimiz bu kadar dedi.
Ama kıratı takip etti..
Kırat çift kanatlı tahta kapının önüne yanında iki at ile beraber vardı..
Yine burnundan sesler çıkardı öyle bir kişnedi ki,
Mehmed'e ağıt sesi gibiydi ..Tekrar arka arkaya kişnedi..
Mehmet Döne ananın penceresine baktı,ışık yanmıyordu..
Kormuştur garibim dedi..Döne ana senin için hapisten kaçtım,atlarını kurtarmak için kaçtım Döne ana Ah beni bir gün affetsen ,olmamı? Ama olmaz..Ben onun ciğerinin parçasını aldım affetmez haklıda dedi tekrar gözlerini sildi..
İki Mehmet atlarını mahmuzladılar Karadağ'a doğru..
Devam edecek..