Efendim bendeniz 73.ümdeyim.
Balta, kürek, kazma, bel işlerinde uzman sayılırım.
Gençliğim bu ekipmanlarla geçti.
İnce işlerden, hem anlamam hem sevmem.
Beceremem daha doğrusu.
Elim ayağıma dolaşır.
Beş bardak çayı, tepside beş kişiye zor dağıtırım.
Zaten kalıbımda söylüyor, öyle olduğumu.
Her neyse.
Şimdilerde hayat müşterek fikrinden hareketle,
birazda zorunluluktan mutfak işi yapıyorum.
Fakat hatun beni geri hizmetinde kullanıyor.
Hani askerde var ya.
İşte o tür işler.
Yoksa ocak başında sırayla,
tencere takibi yapmak benim işim değil.
Zaten benim elimden, kabuklu yumurta yenmez.
Söz nereye varacak?
Ben ÖLMÜŞMÜYEM nereden çıktı merak ediliyor biliyorum.
İşte tam oradayım.
Dün akşam iftar sonrası çay faslındayız.
Çayları doldurmak benim sorumluluğumda.
Zamanımızda çeşit çeşit çay bardağı çıktı.
Ben kendim, eski klasik küçük ince bellide içerim.
Büyük bardak ta çay içemem.
Çünkü benim çayım sıcak olmalı.
Bizim Köroğlu, saplı düz bardakta içiyor.
Olabilir.
Kendi bardağımı doldurdum.
Ötekini doldurmaya başladım ki dolmuyor.
Çünkü bardak kardeş, yüzüstü haldeymiş.
Eyvah eyvah.
Benim gözlerim, böylemi olacaktı?
Bardaktan kaynaklı deyip,
durumu idareye çalışmak benim tarzım değil.
Bir gerçek var, ağır ağır gidiyoruz dayı.
Taksit taksit ölüyoruz.
Son taksitin vakti belli değil.
İyi ki de belli değil.
Daha yeni okula başladık.
Okulda kariyer planlaması dersi alıyoruz.
İnşallah son takside çok vardır.
Daha bu yorgun gözler, neler görecek kim bilir.
Torunlar evlenmeye başladı.
Rabbim cümlemizi el ayak muhtacı etmesin.
Yirmili yaşlarda bulgurhanade, yetmiş kg.lık çuval vız geliyordu.
Şimdi 35 kg. dan gözümüz korkuyor.
Hasılı çay bardağının tersini düz sanan ben ÖLMÜŞMÜYEM?
Ne dersiniz?
Hocam ölmemişsin ama yaşıyor da sayılmazsın mı diyorsunuz.
Yoksa iyisin maşallah diyorsanız, ben durumu anlarım.
Zaten bizim bu dönem, iyisin maşallah dönemi biliyorum.
Her ne kadar okuldaki adı bahar dönemi olsada.
Bugün böyle bir tebessüm edelim istedim.
Herkese sağlıklı günler dilerim.
Kalın sağlıcakla.