Güya aklı başında adamlar.
Emekli maaşını tartışıyorlar.
Bin, bin beş yüz, iki bin.
İnsanın nutku tutuluyor inanın.
Yahu bizde bir ‘ayıptır günahtır’ vardı.
Etrafınıza bir bakın; dünya âlem sizi dinliyor.
Emekli bu sözleri duyunca yerin dibine giriyor zaten.
Vermeyin sizin olsun,
Biz zaten alışkınız bu hayata.
Sinirimden şiire dökeyim dedim.
Buyurunuz.
DERDİMİZ...
Memleketin derdi, emekli derdi.
Yüzünü bir türlü, güldüremedik.
Madem gülmüyorlar, deyip bu sefer.
İmhayı denedik, öldüremedik.
Elinde bastonu, korkulu rüya.
Yaşı seksen olmuş, takatsiz güya.
Yatıralım dedik, sabuna suya.
Ne mümkün gardaşım, öldüremedik.
Otobüs bedava, ekmekte öyle.
Bela mısın dede, hak için söyle.
Hayat zehir oldu, seninle böyle.
Yine de kahrından, öldüremedik.
Nuh diyor, peygamber demiyor gardaş.
Barışa yanaşmaz, tutturdu savaş. Kolaysa beri gel, azda sen dalaş.
Bindi otobüse, indiremedik.
Gözlüğü eskimiş, dişleri takma.
Tahsili yok diye, yukardan bakma.
Yüz sene önce, düşmana tekme.
Atandır o dedik, bildiremedik.
Düşman sözünü, duydu kulağı.
Hemen ayağına, sardı dolağı.
YAY gibi gerildi, ince bileği.
Bir alevlendi ki, söndüremedik.
Yarı aç yarı tok, yaşarım dedi.
Doymazlara bakıp, şaşarım dedi.
Dünyayı üç talakla, boşarım dedi.
Daha ikrarından, döndüremedik.
Evet beyler.
Biz yemeden, içmeden de yaşarız.
Yeter ki gözü yaşlı, çaresiz Öksüz yetim görmeyelim.
Bizi o öldürür.
Lütfen ölmüş eşinin maaşını alan, dul hanımları namerde muhtaç etmeyin.
İnce eleyip, sık dokuyun.
"Danışman" dediklerinize danışmayın.
Anadolu'nun Öz evladına sorun.
O size helâl yolu gösterecektir.
İşiniz kolay gelsin.
Sağlıcakla kalın aziz dostlar