Üç gün kadar önceydi.
Akşam üzeri bir telefon.
-Hocam yatsıyı çarşıda kılalımmı?
Kılalım dedim.
Çarşıdayız.
Meşhur camilerimizden birindeyiz.
Yeni bir İmâm arkadaş var mihrabta.
Harika bir Kur'an tilaveti.
Belli ki, hafız-ı kelâm.
Erkâna RİÂYET mükemmel.
Huzurlu bir yatsı edâ ettik.
Namazdan sonra tebrik edeyim istedim.
Namazdan sonra duâ başladı.
Bildiğimiz yağmur DUÂSI.
Hayırlısından, bol bol.
Allâh Allah.
Hayır'dır inşaallah.
Yahu Temmuz ayındayız.
Anadolu'da hasad zamanı.
Pek çok üretici istemez yağmuru.
En azından ben öyle tahmin ediyorum.
Hattâ bol yağmur, kar istedik.
Yanlış anlamadıysam;
Ormanlarımızı söndür yarabbi dedik.
Ben İmâm arkadaşa uzaktım.
Telefondan okuyormuş dua'yı.
Hasılı duâ bitti, dışarıdayız.
Arkadaşım dediki:
Bu gün bütün Türkiye de,
bu vakitte yağmur duası talimatı varmış.
Hele canım belli zaten.
Ankara işi olduğu.
İnşaallah Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda değildir diye aklımdan geçti.
Çünkü her daralan, o direktife sarılıyorda.
Yahu şu sıra vatandaşa sorulsa;
Yüzde doksan anadolu da yağmur istemez.
Çünkü ürünü heba olur.
O bunu bilir.
Üç gündür iyiki O duâ'mız şimdilik kabul olmadı diyorum.
Veya yağmur istemiyenlerin DUÂSI kabul oldu her halde.
Yağmur DUÂSI demişken söylemem lazım.
Nisan, mayıs aylarında yağmur duasına çıkılırken sosyal medya'da şunu gördüm.
Bazı akl-ı evveller vatandaşa parti şapkası dağıtmışlar.
Maşallah yağmur DUÂSI nı dahi propaganda malzemesi olarak kullanma gözü açıklığı yapıyorlar.
Yahu sizin içinizde hiç mi aklı başında kimse yok.
Her neyse...
Aman Allah'ım aman.
Galiba âhir zaman.
Hoşçakalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: