Buda sorumu şimdi.
Hocam ciddi konu yazardın ne oldu diyorsunuz biliyorum.
Fakat bugün pazar.
Bunun ciddi kısmı geride.
Belki kırk sene önceydi.
Bizim cumhuriyet Parkı'nda oldu olay.
Parkın o zaman ki halini tahmin edin.
Etrafı taş duvarla çevrili olduğu zaman.
Bende gölge diye oturdum.
İki turist geldi.
Yirmi beş yaşlarındalar.
Ellerinde bir karpuz.
Biri bir bıçak çıkardı kesecek.
Bıçağı karpuzun karnına dayadı.
Derken bizim anadolu insanı kenardan bağırdı.
Oooop birader napıyon sen ya.
O arada hem karpuzu, hem bıçağı aldı elinden.
Bir yandan bilgiç bilgiç söyleniyor.
Ulan arkadaş bunlar tayyare yaparlarmış.
Adam daha karpuz kesmeyi bilmiyor.
(O tabiî garpız diyor)
Turistler mi?
Hayretli gözlerle, mel mel bakıyorlar.
Bizimki bizim usul de garpızı kesti.
Turistler ameliyat izler gibi izlediler.
Ben kenarda, yıkıldım gülmekten.
Dedimki:
Keşke garpızı bunlar yönet kessede, tayyareyi biz yapabilseydik.
Eh şimdilerde yaptığımız rivayetleri var.
Beyan esastır deyip inanıyorum ben.
Sınıfta telefonsuz arkadaş yok tabiki.
Ben dâhil tek yerli telefon kullananda yok.
Geçtiğimiz günlerde, sınıftaki yaptığım sunum resmime,
gelen yorumlardan birinde şöyle yazıyordu:
Hocam "damla" su İsrail'in, tüketmeyelim.
Olur tüketmeyelim.
Gerçi ben evden arıtmadan doldurup gidiyorum.
Hergün hazır su alamam.
Her neyse.
Okulda da İsrail malları listesi yayımlanıyor.
Ne kadar gözde marka varsa onlarınmış meğer.
Hattâ bizim camianın, besmele ile içtikleri de onların çıktı iyimi?
Elimizde kala kala bir ayran kaldı galiba.
Olsun.
Bizde epeyce yol aldık aslında.
Çarşıya uzak yerlerde bile park sorunu var.
Gerçi arabalar hep yabancı ürünü ama.
Olsun varsın.
Bizimkide yollardaymış.
Demem oki,
Belki teknoloji ile, pek çok şey kolay hâle geldi.
Fakat biz tembelleştik diye düşünüyorum.
Hantallaştık resmen.
Sabah namazında,
cami civarında kaç adet araba görüyorsunuz?
Eskiden gürül gürül cemaat dağılırdı camiden.
Benim bizim eski hapishaneyi ziyareti etmişliğim var.
İçeride kırk civarı adam olurdu.
Oda köyde tarla, tavuk kavgasından vs. dendi.
Şimdi son sürat hapishane yapıyoruz.
İçeridekilerin çogunluğu dolandırıcılıktan.
Milyonluk vurgunlardan.
Çoğunlukla kamuda yolsuzluktan.
Yani yetim ve muhtaç hakkını gasbtan.
Ve ben çok düşünüyorum.
Bu vurgunlarla, kar yağması arasında ilinti varmı diye.
Veyâ Almanya'ya niye sürekli kar yağmur yağar diye.
Veyâ eskiden bize de bol yağardı diye.
Düşünmek ibadettir dinimizde.
Kalın sağlıcakla.