SEVDİĞİM İNSAN BENİM İÇİN ŞEMS GİBİDİR BANA BENİ FARKETTİRİR
HASAN BARAN
Dedem Mevlana maddi ve manevi açıdan son derece bilgili; edebiyat, fizik, kimya, biyoloji, psikoloji konusunda muazzam derinlikte bilgilere sahip biri. Bu arada fıkıh, astronomi, kelam, Kuran gibi konularda da o dönemin en bilgili kişisi. Şems'le karşılaşmasaydı da tüm eserleriyle dünyaya tesir edecekti ama Mevlana olmayacaktı. Peki ya Şems? Şems bir derviş, maddi bilimlerden çok, ledün dediğimiz, keşifle elde edilen, yani Allah'ın yarattığı manaların iç yüzünü görerek elde edilen, keşfi bilgiye sahip biriydi.
Dolayısıyla Şems, Mevlana'yı ihtiyacı olan bütün bilgileri görme seviyesine ulaştırmak üzere yollanmış gibiydi. İşte böyle; ben de son derece bilgili yetiştirdim kendimi, çok okudum yazdım, on yedi yaşındaydım, Atilla İlhan’ın katkısıyla çıkardığım şiir kitabım vardı, daha sonra birçok şiir kitabım, romanım, gazete yazılarım; İslam Felsefesi üzerine, “Hidayet Çağı” gibi önemli bir kitabı yazdım, üniversiteler bitirdim. Üniversitelerde hocalara konferanslar verdim. Bu ülkenin en önemli sanatçıları arasında yetiştim, dünyayı gezdim dolaştım.
Tanımadığım insan, görmediğim yer, yaşamadığım hayat kalmadı, bunlar beni duyarlı yaptı ve ben bu yüzden hep duygulu yürekleri sevdim.
Mevlana için Şems neyse, duygular benim için öyle oldu. Ben duyguların bilgisini, insanın yüreğini keşfetmiştim, bu keşifle bakıyordum insanlara ve hayata. Ve ben bu yüzden insanların hep yüreklerine baktım, başka hiçbir şeylerine değil. Sevdiğim insan da Şems gibi hayatın ve insanların bilgisini keşfettirir, bu keşifle bakmamı sağlar hayata.
Şems’in Mevlana’ya ihtiyacı olan şeyi vermesi gibi bana bunu verir sevdiğim insan, bunu öğretir. Mevlana Şems için nasıl ki, “Şems benim hocamdır” demişse.
Sevdiğim insanda benim hocamdır. Sevdiğim insan benim için Şems gibidir, bana beni fark ettirir.