Uzun yıllar önce, şiirin kaynağını keşfettiğim günlerdi. On altı yaşındaydım. İlk defa bir gazete binasına gitmiştim. Şair Attila İlhan o gazetenin genel yayın yönetmeniydi; sanat sayfasında şiirlerim yayınlanmıştı; gazete çıkaran emekçilerin hummalı çalışmasını hayranlıkla izlemiş ve çok etkilenmiştim, gazeteciliğin hayatı besleyen en önemli damarlardan birisi olduğunu düşünmüştüm.
Gazetecilere içten bir sevgi, derin bir hürmet duymuştum.
Zaman geçtikçe gazetelerin köşe yazarlarını apayrı sevmeye başladım; köşe yazılarının okuyucuya pek çok yararı vardı; kişiye yazın bilgisi ve beğenisi kazandırıyor; giderek kişi, iyi yapıtla kötü yapıtı birbirinden ayırmayı öğreniyor, ayrıca inceleme yapıyor, somut bilgiler kazanıyor, kişinin düşünme değerlendirme yeteneği gelişiyordu.
Özellikle köşe yazarlığı öteki yazım tarzlarından çok daha zengindir, çünkü her imajdan, her olaydan kendi istediği gibi, işine geldiği gibi yararlanabilir; düşünsel olanı somutla karşılaştırdığı gibi tersini de yapar; düşünceyi şimşekle, şimşeği düşünceyle karşılaştırır; böylece de olaylar ve insanlar en iyi biçimde dile gelmiş olur.
“Uyanış” gibi 53 yıllık geçmişi olan köklü bir Anadolu gazetesinde köşe yazısı yazıyor olmak bana daha önce yazdığım büyük gazetelerden daha fazla keyif veriyor, çünkü, “Uyanış” gazeteciliğin okulu olmuş Anadolu’nun şanlı geçmişe sahip gazetelerinden biridir.
Bu gazete bir nehir gibi akışına ne düşerse düşsün emmiş, Anadolu kültürünü, Karaman Bölgesi’nin billursu sesini uzun yıllar boyunca okuyucuya akıtmıştır.
“Uyanış” gibi bir gazetenin Karaman’da yayın hayatında olması “Anadolu Gazeteciliği” adına sevindirici bir olaydır. “Anadolu Gazeteciliği” herşeyden önce gönül işidir; çilelidir, maddi getirisi yoktur, fırtınalarla uğuldayan bir denize benzer ve o çalkantıda, o uğultuda, amatör bir ruhla koşturur durur bu yiğit “Anadolu Gazetecileri”... Görünmez bir enerji yaratırlar. “Milli Mücadele” den bu yana sadakatle hep halkın yanında olmuşlar, olayların kalbinde yaşamışlar, abartısız, kültür, haber akışını sağlamışlardır. Anadolu topraklarından yetişmiş nice gazeteciler vardır ki, onunla birlikte nice ıstıraplar, nice acılar, nice çileler ve nice kahramanlıklar birlikte hatıra gelir.
“Uyanış”ın bayrağını daima yükseklerde dalgalandıran Sayın Ahmet Cicibıyık bu soylu, onurlu gazetecilerden biridir.
Bir gazete nereye gitse orayı aydınlatır. Benim çocukluğumda trenler köylerden geçerken okunmuş gazeteler köylü çocuklara atılırdı. Ve o gazeteler kimbilir kaç köylü çocuğunu, kültürün, inancın, ümidin ak iklimine çekmiştir. Anadolu’yu aydınlatan birazda gazeteler olmuştur. Dünyasını bir bavula sığdırmış delikanlılar öğretmen okullarına koşturup gitmişler, öğretmen olarak, yazar olarak yurdun dört bir yanına ışık götürmüşlerse, inanç götürmüşlerse, umut götürmüşlerse bunu birazda o trenden atılan gazetelere borçluyuz.
“Uyanış” gazetesine yeni bir ruh veren ve okuyucunun kalbine seslenmesini sağlayan arkadaşlara basımında büyük gayretleri bulunan sevgili kardeşlerime, bu idealist, bu fedakâr basın emekçilerine Karaman halkı adına teşekkür ediyorum.