Yaşar
Kemal, 'Çukurova’nın Romanı'nı yazdı, binlerce sayfa… Kemal Tahir, 'Çorum
Dolayları'nın insanını romanlarıyla ölümsüzleştirdi. Orhan Kemal, 'Çukurova’nın
insanlarının büyük romanını Türk edebiyatına miras bıraktı. Peki, nerede
binlerce yıllık gözde şehir, dünyanın gördüğü en büyük dil rönesansını yapan,
Türk dilinin başkenti soylu Karaman şehrinin romanı?.. Bu güne kadar yazılmamış
olan Karamanın dev ırmak romanını yazmak da bana kısmet oldu efendim. Karaman
halkı benim arkamda dağ gibi durduktan sonra, ben Karaman'ı anlatan
romanlarımla sadece Türkiye'de değil tüm dünyada Karaman ismini bir bayrak gibi
dalgalandıracağım. Soylu Karaman şehrini, doğduğum toprakları baştan sona her
şeyiyle anlattığım 'TELKADIN' romanımdan sonra, Karadağ'ın çevresindeki köyleri
ve yine Karaman'ı anlatan ikinci bir Karaman kitabını bitirmek üzereyim.
Emeğim, ömrüm doğduğum topraklara, Karaman'a feda olsun.
Şehirler,
kasabalar, köyler değerli insanlarıyla anılırlar. Örneğin Türk mimari tarihine
adını altın harflerle yazdırmış olan Mimar Sinan, Kayseri’nin Ağırnas
Köyü’ndendir. Eğer Mimar Sinan Ağırnas'lı olmasaydı bizler Ağırnas'ı
bilmeyecektik. Bu arada Mimar Sinan’ı da anmış olduk. Dünyanın gelmiş geçmiş en
büyük mimarı nurlar içinde yatsın. O Mimar Sinan ki… Selimiye Camii’nin
kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin
bilinen 4 ana işleminden farklı beşinci bir işlem oluşturarak çözmüştür. Ayrıca
minarelerin şerefelerine çıkanların yolda birbirlerini görmemeleri ise büyük
bir dehanın ürünüdür. Almanlar aynı sistemi meclislerinin önündeki dev kürede
kullanmışlardır. Mimar Sinan ise bu sistemi 2 metre çapındaki minarelere
yüzyıllar önce monte edebilecek bir dehadır. Almanların dehası ise, o kopya
metale Selimiye'den daha fazla turist çekebilmelerindedir.
Selimiye
camisinin zemini gevşek topraktır bu nedenle minarelerinin yakın zamanda
yıkılacağı düşünülmüş uluslararası bir grup mühendis toplanıp camiyi sağlama
alma üzere incelemelerde bulunulmuş ve son olarak en son teknoloji olan metal
kelepçelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi çözüm olduğuna karar
vermişlerdir. Minarelerin temellerini açınca, koymayı düşündükleri kelepçelerin
aynıları ile karşılaşmışlardır. Mimar Sinan yüzyıllar önce aynı şeyi düşünmüş,
yapmış bir şahsiyettir. Ayrıca 1950'lerde bir grup Japon mühendis Türkiye'de
mevcut tarihi eserleri incelemek için izin alır sıra Selimiye ye geldiğinde
ondan sonraki tüm incelemeleri iptal ederler ve kalan tüm zamanı bu camiye
ayırırlar çünkü bu cami bambaşka, bilinmeyen sistemlere sahiptir. Uzun süre
incelemelerin sonucunda caminin altında mevcut raylı sistemi keşfederler bu
sistem sayesinde o zayıf toprakta yapı ayakta kalabiliyor ve herhangi bir
sarsıntıda 5 derece dolaylarında esneyebiliyordu bu şekilde yapı en ufak zarar görmüyordu.
Bu sistemi keşfeden Japonlar ülkelerine döndüklerinde aynı sistemi
gökdelenlerde uygulamaya başlarlar ve gökdelenlerin güvenliği, sağlamlığı
katbekat arttırılmış olur. Sonuç olarak bugün tüm dünyada gökdelenlerde bu
sistem uygulanmaktadır.
İşte böyle efendim. Nasıl ki Mimar Sinan ismiyle o minicik Ağırnas köyü bile dünya alem tarafından biliniyor ve anılıyorsa. Biz de değerlerimizi öne çıkararak soylu Karaman şehrini dünya aleme tanıtalım ve artık nerelisin diye sorduklarında, Karamanlıyız dediğimizde, “Konya Karaman'mı?”... “Karaman Antalya'nın kasabası mı?" Karaman Merzifon'un orada mı?" denilmekten ve kinayeli kinayeli “Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu...” denilmekten kurtulalım.
Yazınızı tam olarak okudum hasan bey kardeşim, hemşehrim. Tel kadın romanınızıda Danış kitabevi den 2sini hediye etmek için 3 adet almıştım severek ve isteyerek okudum. Bu romanınızıda raflarda görür görmez alıcam. Selamlar iyi akşamlar.