Bu
sözlerin çoğu benim çocukken Karaman’da duyduğum sözler ve ben bir Karamanlı
olarak bunları yazmadan edemedim efendim. Birde eski Karamanlılar ‘e’ yi ‘i’
olarak ‘k’ yi de ‘g’ olarak kullanıyorlardı.
Örneğin:
Kardeşim yerine ‘Gardaşım’
‘Ne
yapacaksın’ yerine ‘nörecen – nidecen’ derlerdi.
Kültürel
geçmişimizi yaşatmak ve anmak gayretiyle yazdım derledim bunları, tüm Karaman
halkına selam ve saygılarımla armağan ediyorum efendim.
KARDEŞİNİZ
KARAMANLI YAZAR HASAN BARAN
A
Abdal
avradı gibi sokak sokak gezer.
Abdalın
eşeği kaçmış da keşkem de keşkem demiş.
Adamakla
mal mı tükenir.
Allah'dan
gorkmayan daşınan demir.
Açlığılan
tokluğun arası yarım ekmek.
At
yedi günde, it yediği günde belli eder.
Ağır
kazan çabuk kaynamaz.
Ağır
ol da kâmil desinler.
Ağızdan
burun yakın, kardaştan karın yakın.
Ağzı
açık ayran delisi
Ağlayak
da gözden mi olak?
Ağrısız
baş mezar da gerek.
Akçe
bulsam çıkı yok.
Akılsız
köpeği yol kocatır.
Adı
çıktı dokuza, inmez sekize.
Ahmak
misafir, ev sahibini ağırlar.
Alacağın
bir iğne, çeliğin okkasına orantıya vurursun.
Alma
mazlumun ahini, gökten indirir şahini.
Allah
yaz gününün gündüzünü uzatmış bitmeyen işler bitsin diye, Kış gününün
gecelerini uzatmış, bitmeyen ömürler bitsin diye.
Allah
sana son gürlüğü versin.
Allahım
dipte yatırıp kapıya baktırmasın.
Allah
şaşırttı mı dayıya hala dedirtirirmiş,
Al
kaşağıyı gir ahıra, yağır olan gocunsun.
Al
elmaya taş atan çok olur.
Aş
daşdı, avrat şaşdı.
At
elin, torban emanet, senin dahdahan var.
Ayağı
dokunmadık taş, başa gelmedik iş olmaz.
Ayağın
sığmayacağı yere, baş sokulmaz.
Az
yaşa, uz yaşa akıbet gelecek başa.
Arap
eli öpmekle dudak kararmaz.
Arsızın
ar nesine; gömleği uzun yar nesine.
Ar
namus tertemiz.
Armudu
sapıyla, üzümü çöpüyle, pekmezi küpüyle.
Asıl
azmaz, bal kokmaz, kokarsa yağ kokar, aslı ayrandır.
At
elin, torban emanet, senin dahdahan var.
Atlar
ölür, itler bayram eder.
Attığım
taş dilediğim kuşu vurmadı.
Ava tazısız
giden tavşansız döner.
Avrat
tuz der, kıçın çiz der.
Ayakların
götürdüğü yere giderse baş.
Başı
boş, nefsi hoş, sonucu olur telaş.
*
Aaleşme:
İkamet etme, oturma
Aba:
Abla
Abooo: Hayret sözü
Accık:
Azıcık
Acep:
Acaba
Afat:
Sel, fırtına gibi doğal felaket
Afili:
Oynak, havalı
Ağa:
Abi
Ağıl:
Koyun barınağı
Ağırmak:
Gün aydınlanması, sabah olması
Ağız
Birlemek: Anlaşarak aynı şeyleri konuşmak
Ağzı
Kalaylı: Havalı, yüksekten atan
Ağzını
Bellemek: Bir daha yapmamaya karar vermek
Aha:
Bu, şu, o
Ahır
Sekisi: Hayvan barınağında tahtadan yapılan seki
Ahretlik:
Ahiret kardeşliği.
Al
Ha: Nasıl şey, hayret uyandıran ünlem
Alaca
Düşmek: Üzümlerin yetmeye yüz tutması
Alaca
karanlık: Akşam olmaya başlaması
Alayı:
Hepsi
Aferin
delisi: Şımarık
Alaz:
Hafif yanan ateş
Allah
bu günnere gine gavışdırsın: Allah bu günlere tekrar kavuştursun
Alettirik:
Elektrik
Alengirli:
Gösterişli, tuhaf, acayip, karışık
Algın:
Yel çarpması
Allasen:
Allah’ını seversen
Alma.
Elma
Aluuuf:
Hayret edince söylenir
Ana
yoo, fazla durmıyacaaz: Anne fazla durmayacağız
Anaa
gavurun sipasina: Hayret edilince söylenir
Anaç:
Anaç, olgun anlamına da gelir
Anadan
Üryan: Çıplak
Agut:
Aptallığın simgesi, bir kuş
Anırma:
Eşek sesi
Anşa:
Ayşe
Arık:
Zayıf, çelimsiz
Asik
Etek: Avrat, hanım, kadın anlamında
Aş:
Yemek
Aşene:
Mutfak
Aşam:
Akşam
Aşık
Atmak: Boy ölçüşmek, kıyaslamak
Aporle:
Hoparlör
Avara: Boş, işsiz
Avgın: Suyun aktığı kanal, ark
Avrat Assiye. Asiye hanım
Avuçlamak: Elle kavramak
Avur
Zuvur: Meyve artıkları
Avurt: Ağzın yan boşlukları ( avurdunu şişirme )
Avurtlamak: Ağız dolusu, kabaca yemek
Ayağına
Tez: İşi çabuk yapan, becerikli kimse
Ayak
Yolu: Tuvalet, helâ
Ayarsız: Dengesiz adam
Aylak:
Bedava, avare
Azık:
Yolcu yemeği
Azıtmak:
Yolunu şaşırmak, yanlış yere yöneltmek
Azıcık
öte yanda dur: Biraz öteye git
B
Babamın
evi uzak olsa övünmesi kolay olsa.
Başındaki
fese bak, girdiği kümese bak.
Başkasının
omuzundan tüfek atar.
Bizim
evde yer içer. Kendilerinde güler geçer.
Bağı
gör, üzüm olsun, üzüm yemeye yüzün olsun.
Boş
gezenin ocağı yanmaz.
Babam
bana öğüt verirken, ben inek gözünde kırk sinek saydım.
Baba
mirası yanan mum gibidir.
Babası
ölen bey, anası ölen kadın olur.
Bağ
dua değil, çapa ister.
Bağ
bağda, dağ dağda; tava delik, iş yağda.
Baht
olmayınca başta, ne kuruda biter, ne de yaşta.
Bak
gari şona: Bak şuna
Bakkal
ölenin borcunu diriye ödettirir
Başı
erine göre bağlar, aşı tencereye göre kaynar.
Başına
uymayan takkeye kafa yorar.
Başındaki
fese bak, girdiği kümese bak.
Başkasının
omuzundan tüfek atar.
Bayramda
takılamayan tüfeğin kulpu kırılsın.
Ben
hadımım dirimde, o, oğlun uşağın gaç dir.
Beş
kuruşluk fener o kadar yanar.
Bir
yerim diyenden, bir de yemem diyenden kork.
Bir
dostum var, birde gara posdum var.
Bizim
evde yer içer. Kendilerinde güler geçer.
Boyunca
bulursun da huyunca bulamazsın.
Bir
nalına vurur, bir mıhına.
Bize
gelince yiyip içelim, size gelince gülüp geçelim.
Büyük
lokma ye, büyük söyleme.
Boş
ite, menzil olmaz.
Boş
boğazı ateşe atmışlar da odun yaş diye bağırmış.
Böyle
duanın, böyle âmini olur.
**
Baas: Bahis, şans oyunu
Babal: Vebal, günah
Babal-ı
boynuna: Vebali üstüne
Bacı: Abla, büyük kız kardeş
Baha: Fiyat, ücret
Balcan: Patlıcan
Bannak: Parmak
Baş
Bıçağı: Ustura
Başı
Kurtulmak: Kadının sağlıklı doğum
yapması
Başını
Bağlamak: Nişanlamak, söz kesmek,
evermek
Başını
Yetirmek: Eksiğini tamamlamak
Bayaktan: Az önce, deminden
Bayır: Yokuş
Bayramcalık: Bayramlık giysileri
Baytar:
Veteriner
Becek: Köşe
Bışgı:
Testere
Bıyıl:
Bu sene
Bi
geliver hele: Hele bir gel
Bidane:
Bir tane
Bilader:
Erkek kardeş
Binit:
Binilecek at, eşek, her türlü araba
Bişi:
Tava içi pişirilen bazlama
Bi
şiy itmez dime: Bir şey olmaz deme
Biyaz:
Beyaz
Boğür:
Vücudun yarı kısmı
Bonker:
Cömert
Bostan:
Kavun, karpuz vb.yetişen yer
Boyunbağı:
Boyuna bağlanan ince kumaş
Boyunduruk:
Öküzün boynuna takılan aracı
Boz:
Nadas yapılmamış, sürülmemiş tarla
Böcü:
Böcek
Böcük:
Küçük hayvan, haşarat
Buba:
Baba
Bucaklık:
Raf
Buğuz:
Kin, garaz
Bukağı:
Atların ayaklarına vurulan bir çeşit kelepçe
Bulama:
Un çorbası
Bulguru
Diri: İşleri yolunda
Bunak:
Çok yaşlı, ne dediğinden haberi olmayan
Burnundan
Fitilemek: Çok kızgın
Buynuz:
Boynuz
Bülüç:
Civciv
C
Can
sefadan da usanır, cefadan da.
Cennete
gitse, fidan kırar; cehenneme gitse kazan deler.
*
Cahal:
Cahil
Camız:
Manda
Canı
Ağır: Aldırışsız
Canı
Tez: Aceleci
Cascavlak:
Tüysüz, örtüsüz, soyulmuş şekilde
Cazı:
Cadı
Cenderme:
Jandarma
Cerahat:
İrin
Cereme.
Başksının yerine ceza çekme
Ceryan:
Elektrik
Cıbılamak:
Suda yüzmek
Cılk:
Bozulmş, kokuşmuş yumurta
Cımbıldama:
Oynaklık etmek
Cıncık:
Misket, cam parçası, porselenden yapılmış eşya
Cıngar
Çıkarmak: Kavgaya neden olmak
Cıngırdak:
Çocuk oyuncağı
Cınnaklamak:
Tırmalamak
Cırmalamak:
Tırmalamak
Cırcır:
fermuar
Cıvıtmak:
işi sulandırmak
Cıvladı.
Çok hızlı gitti
Cilet.
Jilet
Cimcik
atmak: İki pamakla eti kıstırmak
Cimcime:
Zaı, cılız
Culuk:
Hindi
Cumburcomaat:
Toplu, hepsi
Cuvara:
Sigara
Cücük:
Civciv
Devam
edecek…