BABAM GÖNÜLLER SULTANI MUAMMER BARAN'IN GÜLÜMSEYİŞİNDE İNSAN SICAKLIĞI VARDI...
HASAN BARAN
İyiliğin, umudun, sevginin bir kıvılcımı bile, bu kıvılcım tam bir haksızlık ve kayıtsızlık kabuğu ile örtülmüş olsa bile, yüreğimi sevindirebilir gibi geliyor bana.
İnsanları ne kadar çok sevdiğimi bir kere daha anlıyorum.
Sevgisizlik küflendiriyor insanı, kuyunun içine düşmüş bir çakı gibi paslandırıyor, bu yüzden sevgisizlik bana göre değil.
Cömertçe, başkalarının acılarını paylaşarak, insanları severek yaşadım hep, kendi yalnızlığımı, öksüzlüğümü belki de böyle yapmakla ortadan kaldırdım. Küçük çiçekler koparıp verdim insanlara, sevgi doluydum, cesurdum. Tek kaybım, böbürlenmesini bilmemem, kendimi değerli gösteremememdi belki de. Ben dağdaki bir kertenkele kadar basit yaşadım. Çocukken çok açlık çektim, itildim, kakıldım, horlandım, sevgisiz kaldım. Ne ana vardı yanımda, ne baba, ne kardeş ne akraba. Tüm bunlara rağmen, dünyaya ve hayata bir değer vererek, kendimi yetiştirdim, olağanüstü şeylerle karşılaştım. Hiç kötü alışkanlıklarım olmadı. Bir kahvede oturup en basitinden iskambil bile oynamadım. Bütün doğal şeyleri – pınarlar, ormanlar, bağlar, kırlar, deniz kıyılarını sevdim. Okuduğum kitaplar üzerimde büyük bir etki yarattı, dünyayı dolaştım. Ben hiç güzele aşık olmadım, iyiye aşık oldum. Varsa bir şeyim, isteyene verdim, ama bende yoksa başkasından istemedim. İçtenlikle verilirse, utanarak aldım.
Kalbim, parçalı bulutlu, erguvan renkli bir şafak; hüzünlü, ama iç kapayıcı değil, bir gülümsemeyle birlikte bu hüzünden kurtulmaya hazır.
Ve ben gülümsemeleri çok sevdim. İnsanların en çok, iyi oluşlarını ve gülümsemelerini sevdim
Ve ben dünyada en çok babamın gülümsemesini sevdim.
En korkunç acılarda bile, gülümserdi babam. Onu hiçbir Karaman’lı asık suratla görmemiştir. Onun gülümseyişinde güneş gibi parlayan bir insan sıcaklığı vardı.
Babam belki de yeryüzünün en güzel gülüşlü adamıydı. Büyülü bir gülüştü babamın gülüşü.
Seksen yıl süren efsane bir gülüştü.