"Komşu köpeği, komşuya ÜRMEZ."
Derlerdi atalar, ne eski komşular kaldı ne eski köpekler."
"Komşu komşunun külüne muhtaçmış."
Eskiden evler odaların içindeki karşı ocak dediğimiz ocaklarda ( şöminenin aslı) yanan odunlar ile ısınırdı.
Mutfaktaki ocakta da yemekler pişerdi.
Ailenin hanımları işleri bitince korların üzerini kül ile örterler sönmeyen parçalar külün altında kor halinde bir iki gün beklerdi.
Ola ki ateş tamamen sönmüş ise evin çocuğunun eline ateş küreği verilir.
Komşudan bir miktar kor istenirdi.
Gelen kor ateş ile ocak yeniden tutuşturulurdu.
Öyle çakmak kibrit bulunmazdı.
Onun için ateş beklemeye alınıp söndürülmemeye çalışılırdı.
Şayet birine çok kızarsa insan.
"Ya od'un (OD: ATEŞ DEMEK) ocağın sönsün" diye beddua ederdi.
Şimdi, Kül'e muhtaçlığı komşu ilişkilerini güçlendirmek için kullanıyoruz.
Şehirlerde KOMŞULUK ÖLDÜ..
Komşu ülkelerle KOMŞULUĞUda yanlış politikalar öldürdü...
Teknoloji ve apartman Kül'e zaten ihtiyaç bırakmadı.
İçte ve dışta insanlar birbirini tanımayınca KÖPEKLERİ tanır mı?
KOMŞU KÖPEKLERİDE ÜR'MEYE BAŞLADI...