68 - 78 Kuşağının içinde mutlaka bir UKDE kalmıştır.
Bu dönem gençliğinin bir çoğu hali vakti yerinde olmayan düzenli geliri olmayan ve sosyal güvencesi dahi olmayan ailelerin çocuklarıydı..
Çoğumuz istediği gençliği yaşayamamıştır istediği mesleği seçememiştir.
Birde bütün bunlara artan sağ sol çatışmaları eklenince herkes bulduğuyla yetinmiştir.
Bu dönemlere gençliği denk gelenler ekmeği bölüşmüştür. Cepteki harçlıkları sigaraları ortaktı.
Öyle markalı giyinilmezdi.Dahası arkadaşlar giysileri birbirlerine ödünç verirlerdi.Yani giysiler bile ortaktı.
Öyle kafadan isteyince sinemaya falan gidemezdik..Üç arkadaş isek birimize para yetmezdi.
Sinemaya kaçak girebilmenin yoluna bakardık.
Tabii o dönem çok çetrefilli bir dönemdi..Kör kurşunların havada uçuştuğu bir zaman.
Sabah çıktığın eve veya yurda akşam dönememe ihtimalin vardı..
Ve maalesef küresel oyunların sonucunda yüzlerce gencimiz o dönemde akşam evine gelemedi.
Demek ki bugüne gelenler ya şanslı yada daha görecek günleri varmış.
Dolayısiyle bir çoğumuzun gençlikte yapmak isteyipte yapamadığı pek çok şey olmuştur. Ben ona içimizde kalan UKDE diyorum.
Bu UKDEler çeşitli şekilde evlatlarımıza yansıtıldı..
Nasıl yansıttık.
Ben giyemedim sen giy
Ben yiyemedim sen ye
Ben oynayamadım sen oyna
Ben okuyamadım sen oku.
Ve böyle daha çok ben yapamadım sen yapla bir nesil yetişti..
Bu nesil şimdi 30 - 50 yaş arası. Onlarda bu rahatlığın verdiği seçimle her şeye kolay ulaşılabileceğini sanarak bugüne geldiler..
Ve zaman zamanda yokluk sıkıntı çekmenin rahatsılığınıda bu nesil yaşıyor..
E..dünyanın bin türlü hali var..Aniden yokluk ebeveyn ölümleri, kazalar işsizlik ve daha...
Yani bizim nesilin yokluktan UKDELERİ kaldı içinde..
Bu yeni neslinde kolay elde edilen şeylerden zevk alamama mutlu olamama gibi UKDELERİ.! var.
Ama çoğu bunun sebeplerini bilmediği için MUTLU olamıyor..
Mevzuyu iyi anlamak için, size basında gözüme çarpan bir olayı aktarayım.
Genç daha 18 - 22 yaş arası..
Eline aldığı demir çubukla son model arabasına ha bire vuruyor..
Derdin ne diye sorana..
Elindeki bir milyonluk bir araba, babasına daha lüks bir arabayla değiştir demişde o da değiştirmemiş.
Ee bu genç nasıl MUTLU olacak.
Birde kendi başımdan geçen bir olayı anlatayım..
İlkokul dört veya beşteyim. 1958 veya 1959 Sanırım bir dini bayram öncesiydi.
İlk defa altı kösele bir iskarpin ayakkabı alıverdiler.. ( O zamana kadar kışın mest lastik yazında çerkez lastiği veya naylon ayakkabı giyerdik.)
Bende O yeni ayakkabımla Cumaya gittim. Annem rahmetli o yaşta (10 -11 yaşındayım..) geni mutlaka cuma namazına gönderirdi..
Karaman'da Yeni Minare camisi var.. Bize yakın olduğu için oraya gittim.
Karamanlılar bilir..
Yeni Ayakkabımı dış cemaat yerindeki ayakkabılığa koyup girdim..Neden içeri koymadım diyede içime bir kurt düşmedi değil.Çünkü gece ayakkabı baş ucumda yatmışım.
Neyse Cuma çıkış bizin iskarpin yok..Hocaefendi biraz teselli edip tahta nalinlerle eve gönderdi..
Ağlamanın bini bir para..
şimdi o araba parçalayanla ben bir olur muyum.?
Diyeceğim içinde UKDE kalması zor bir şey..
UKDE kalmaması da ayrıyeten zor bir şey..
Allah yoklukla terbiye etmesin.
Varlıklada şaşırtmasın.
Bugünde böyle bir yazı döküldü içimden.
Umarım beğenirsiniz.
sevgi ve saygıyla kalın.