Eskien toplumumuz kapalı iken yani sadece köyünde kasabasında şehrinde oturup çalışıp çabalar dışarıya kız alıp vermez çalışmaya gitmezken..
Eskiler BEŞİĞİN ARKASI GURBET DERLERMİŞ..
Yani bu söz GURBETİN ne olduğunu çok açık anlatıyor.
Öncelerini bilmiyoruz ama 1950 lerden sonra okumak için çalışmak için GURBETE ÇIKMA hayatımıza öyle bir girdi ki...
Şimdi gurbette bir yakını olmayan hemen hemen yok.
Babam bindokuzyüzellidörtte Köyden Karaman'a göçmek istediğinde amcam ve yakın akrabalarımız şiddetle karşı çıkmışlar..
Olmaz müsade etmeyiz diye.. Tabii o zamanlar ulaşım ve haberleşme bugünlerle kıyaslanmaz.
Köyümüz şehire Kırk kilometre. Motorlu taşıma olmayınca hayvanlarla veya yaya sekiz saatte alınan bir yol oluyor.. Dolayısiyle GURBET..
Biz köyden göçtükten sonra yani 1955 lerden sonra köylerden hızlı bir göç yaşandı Karaman'a..
(Bütün Türkiye'de böyle bir hareket oldu.)
İnsanlar çoluk çocuğunu alıp geldi Karaman'a. Karaman'da sanayi yok amelelik ve ticaret tek seçenek..
Derken 60lı yılların başında Avrupaya göç başladı ve esas GURBETLE TANIŞMA DÖNEMİ bu dönem.
Önce gidenlere GAVURA çalışmaya mı gidilir burada çocukları ne olacak diye çok yadırgandı.
Ama bu gidenler bir kaç ay içinde para göndermeye borçlarını ödemeye başlayıp bir sene sonrada izine ellerinde çantalı radyolarla iyi kıyafet püsküllü foterle gelip bolda para harcayınca...
Artık kıt kanaat geçinenlere GURBET ilaç olmaya başladı.
O dönemde büyük Karaman çarşı yangını ve yaşanan sel olayı bu gidişi tırmandırdı.
Arkasından okuma işi yaygınlaştı sanayi şehirlerine göç devam etti..
Doğduğun değil doyduduğun yer vatanın oldu..
Memur olanlar başka şehirlere gitti..
GURBET yaşam biçimimiz oldu..
Ailesinde gurbette olmayan hemen hemen yok gibi.
Şimdi haberleşme ulaşım kolaylaştıda içimiz biraz rahat.
Daha 30--35 sene önce altı yılda bende Avrupa'da GURBETÇİYDİM.
Evlerde telefon yok mektupla haberleşirdik..
Uçak pahalı otobüste üç gece geçirerek İsviçre'den Konya'ya gelirdim.
Tabii o zaman GURBETİ TAM YAŞADIK.
Şimdi cep telefonları uçak ulaşımı her ailenin hususi otoları bir nepze görüşmeyi kolaylaştırsada GURBET GURBETTİR.
Şarkıların Türkülerin çoğu GURBET üzerinedir.
Kemalettin Kamu der ki..
Gurbet o kadar acı
Ki ne varsa içimde
Hepsi bana yabancı
Hepsi başka biçimde.
Aşık Veysel der...
Gurbete geldim geleli
Bir güzel gün görmedim
Yalnızlığım aldı beni
Vurdu gurbet ellere...
Karacaoğlan da...
Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm..
Değerli okuyucu kardeşlerim artık bu gurbetle yaşamaya alıştık alışacağız.
Eskiden gurbete gidenler bir müddet sonra dönermiş şimdi o dönme işide biraz bitti gibi..
Çoğumuz meslek hayatımızı geçirdiğimiz yerlere veya çalıştığımız yerlere yerleşiyoruz.
Gelecek nasıl ata yurtlarını unutup bizim aslımız şuralıymış diye söze başlayacaklar..
Bende çok uzak olmamakla beraber doğduğum ve gençliğimin geçtiği topraklardan ayrı yaşayan biriyim.
Çocuklarım başka ellerde .
Keşke GURBET OLMASAYMIŞ
Aileler ayrılmasaymış
Ama bu hayatın bir gerçeği oldu
İnsanlar için için ağlar oldu.
Sevgi ve selamlarımla...