Hasan BARAN
Uzun yıllar önce, şiirin kaynağını keşfettiğim
günlerdi. On altı yaşındaydım. İlk defa bir gazete binasına gitmiştim. Şair
Attila İlhan o gazetenin genel yayın yönetmeniydi; sanat sayfasında şiirlerim
yayınlanmıştı; gazete çıkaran emekçilerin hummalı çalışmasını hayranlıkla
izlemiş ve çok etkilenmiştim, gazeteciliğin hayatı besleyen en önemli
damarlardan birisi olduğunu düşünmüştüm.
Gazetecilere
içten bir sevgi, derin bir hürmet duymuştum.
Zaman geçtikçe gazetelerin köşe yazarlarını
apayrı sevmeye başladım; köşe yazılarının okuyucuya pek çok yararı vardı;
kişiye yazın bilgisi ve beğenisi kazandırıyor; giderek kişi, iyi yapıtla kötü
yapıtı birbirinden ayırmayı öğreniyor, ayrıca inceleme yapıyor, somut bilgiler
kazanıyor, kişinin düşünme değerlendirme yeteneği gelişiyordu.
Özellikle köşe yazarlığı öteki yazım
tarzlarından çok daha zengindir, çünkü her imajdan, her olaydan kendi istediği
gibi, işine geldiği gibi yararlanabilir; düşünsel olanı somutla karşılaştırdığı
gibi tersini de yapar; düşünceyi şimşekle, şimşeği düşünceyle karşılaştırır;
böylece de olaylar ve insanlar en iyi biçimde dile gelmiş olur.
“Uyanış” gibi 50 yıllık geçmişi olan köklü
bir Anadolu gazetesinde köşe yazısı yazıyor olmak bana daha önce yazdığım büyük
gazetelerden daha fazla keyif veriyor, çünkü, “Uyanış” gazeteciliğin okulu
olmuş Anadolu’nun şanlı geçmişe sahip gazetelerinden biridir.
Bu
gazete bir nehir gibi akışına ne düşerse düşsün emmiş, Anadolu kültürünü,
Karaman Bölgesi’nin billursu sesini uzun yıllar boyunca okuyucuya akıtmıştır.
“Uyanış” gibi bir gazetenin Karaman’da yayın
hayatında olması “Anadolu Gazeteciliği” adına sevindirici bir olaydır. “Anadolu
Gazeteciliği” herşeyden önce gönül işidir; çilelidir, maddi getirisi yoktur,
fırtınalarla uğuldayan bir denize benzer ve o çalkantıda, o uğultuda, amatör
bir ruhla koşturur durur bu yiğit “Anadolu Gazetecileri”... Görünmez bir enerji
yaratırlar. “Milli Mücadele” den bu yana
sadakatle hep halkın yanında olmuşlar, olayların kalbinde yaşamışlar,
abartısız, kültür, haber akışını sağlamışlardır. Anadolu topraklarından
yetişmiş nice gazeteciler vardır ki, onunla birlikte nice ıstıraplar, nice
acılar, nice çileler ve nice kahramanlıklar birlikte hatıra gelir.
“Uyanış”ın bayrağını daima yükseklerde
dalgalandıran Sayın Ahmet Cicibıyık bu soylu, onurlu gazetecilerden biridir.
Bir gazete nereye gitse orayı aydınlatır.
Benim çocukluğumda trenler köylerden geçerken okunmuş gazeteler köylü çocuklara
atılırdı. Ve o gazeteler kimbilir kaç köylü çocuğunu, kültürün, inancın, ümidin
ak iklimine çekmiştir. Anadolu’yu aydınlatan birazda gazeteler olmuştur.
Dünyasını bir bavula sığdırmış delikanlılar öğretmen okullarına koşturup
gitmişler, öğretmen olarak, yazar olarak yurdun dört bir yanına ışık
götürmüşlerse, inanç götürmüşlerse, umut götürmüşlerse bunu birazda o trenden
atılan gazetelere borçluyuz.
“Uyanış” gazetesine yeni bir ruh veren ve okuyucunun
kalbine seslenmesini sağlayan arkadaşlara basımında büyük gayretleri bulunan
sevgili kardeşlerime, bu idealist, bu fedakâr basın emekçilerine Karaman halkı
adına teşekkür ediyorum.
Ne demiş Yunus:
“ Ben gelmedim kavga için
Benim işim sevgi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim.”
İşte bende bir yazar olarak, karınca kararınca
yazılarımla “gönüller yapmaya” çalışıyorum, hatalarım olursa affedin efendim.