SORUN SEKTÖRLERİ Osman Nuri Koçak Sorunlar ülkesiyiz. Sorunlarımız düşman üreten türden sorunlardır veya öyle algılanır. Bu sorunlar perspektifinde de herkesin bir düşmanı veya haini vardır. Uyanık takımımız da bu sorunlardan beslenerek göbeğini şişirir. Bu sorunlar nedeniyle kimi para kazanır, kimi politika yapar kimi de şan şöhret sahibi olur. Nasıl mı? Örneğin Türkiye’ de sınır kaçakçılığı sorunu önlenebilir mi? Evet; hem de üç günde. Peki, niye önlenemez? Çok çok büyüklerin de içinde olduğu bir gelir sektörüdür de ondan… Başörtüsü bir sorun mu? Evet. Neden çözülmez? Siyaset tüccarının halkı kandıracağı sektör elinden gider de ondan. Kürt sorunu bir sorun mu? Evet. Neden çözülmez veya çözümü konusunda asgari bir mutabakat aranmaz? Çünkü bu bir siyasi getirim sektörüdür. Sorun biterse sektör çöker de ondan. Alevi sorunu, Yerel Yönetimler sorunu, Seçim Sistemi sorunu, Askeri vesayet sorunu gibi yüzlerce sorun ve en tepede Anayasa sorunu hep düşmanlıklar üreten veya düşmanlıkları besleyen sorunlar olarak sürüp gitmekte ve kimse de onların çözümü yönünde samimi adımlar atmamaktadır. Sorundan nemalanmak yetersizliğin ve zayıflığın egemen olduğu yapılarda görülür. Güçlü, dünyayı tanıyan, aydın ve şeffaf yapılanmalarda sorunlar düşmanlıklar düzleminde ele alınmaz. Uyuşmazlık olarak görülür ve çözülmesi için uzlaşmaktan çekinilmez. Ülkemize Allah acısın. Sorunları o kadar farklı ve düşmanca boyutlarda değerlendiriyoruz ki, ip gittikçe geriliyor. Bu ipin de bir dayanma sınırı var. Kimse kopmayacak zannetmesin. Koparsa ne olur? Cennet ülkemizin başına Nuh’ un Tufanı kopar. Suların altında da herkes kalır. Seçimler yaklaşırken düşmanlıklar üzerinden siyaset yapma alışkanlıklarımızı bir daha gözden geçirelim istedim. “Söz var kese savaşı, Söz var götüre başı” derler ya! Barıştan yana olalım istedim. Başımız yerinde dursun…