MUSTAFA KEMAL’ DEN GEÇİNMEK Osman Nuri KOÇAK Aramızdan ayrılışının 75. Yıldönümü nedeniyle Atatürk’ ü anma seramonileri sürüyor. Bugünlerde herkes O’ cu. Tabii bu vesileyle O’ nun nasıl yaman bir diktatörlük kurduğunu iştiha ile anlatan bilmişler de televizyonlarda bir bir arz-ı endam etmekteler… Bazıları da sarı saç mavi göz ağlatısına devam etmekte… Cumhuriyetimize suikast içerisinde olanlara karşı lânetler okumakta… İşin ilginci O’ nun için yanıp yakılanların hiç birisinin Kemâl tanımı birbiriyle örtüşmemekte… 1960 larda, 1970 lerde, 1980 lerde ülkenin yetişmiş tüm beyinlerini kurşuna dizenler, ipe çekenler Atatürk’ e sığınıyorlar. Ziverbey’ler, Dutlukır’lar, Selimiye’ler ve dahi yüzlerce işkencehanenin tavanlarında O’ nun adına yapılan işkencelerin çığlıkları asılı durmakta… Kendisini ziyaret eden üniversiteli gençlere “Bu ülkeye Sosyalizm gerekliyse onu da biz getiririz, size ne oluyor?” diye onları azarlayan dönemin Ankara valisinin tutumu o zamanların sözde Kemalist karakteristiğini yansıtmaktaydı. Emevi İslamcılığı, Müslümanlığı nasıl bir istibdat sistemi şekline dönüştürmüşse, sözde Kemalci’ ler de Atatürk’ ü o hale getirmişlerdir. Hâsılı, kimileri dinden geçinmiş, kimileri de Atatürk’ ten. Onun gösterdiği hedefe değil, işaret parmağına takılı kalmışlardır. Kimse, O’ nun; Emperyalizme karşı mücadelesini ve Türk Milletinin özgürlük ve bağımsızlığına, karakteri ilan edecek kadar tutku ile bağlı olduğunu, “Güneşin doğuşunu nasıl görüyorsam şarkın mazlum milletlerinin emperyalizmin pençesinden kurtuluşunu da öyle görüyorum” diyen devrimci sesini, Batının; Doğu insanını yönetme idrakinden yoksun eksik ırklar ilan ederek emperyalizme dayanak oluşturan medeniyet teorisine karşı, Türk Tarih Tezi ve Dil çalışmaları ile medeniyetin batının tekelinde olmadığını ispat eden çalışmalarını, Muasır Medeniyet hedefinin millet egemenliğine dayalı demokratik bir sistem ile gerçek olabileceğine inanan ve çok partili bir demokrasinin vasiyeti olduğunu, 12 milyonluk yoklar ülkesinden muhteşem bir millet yaratan çabalarını görmezlikten, duymazlıktan geliyorlar. Veya bu çalışmaları ütopya olarak niteliyorlar. Tüm bu karmaşa ortamı tesadüf falan değil. Atatürk’ ü anlaşılmaz hale getirerek değersizleştirmek bilinçli bir tercihin sonucu. Bölgenin devrimci ruhunu yıkmak ve O’nun önder rolünü sona erdirmek için Türk Devrimini önemsizleştirmek ve onun önderini de Hitler, Mussolini veya Franko gibi bir faşist gösterme çabaları kasıtsız bir uğraşı olabilir mi? Batı dışında bir doğu medeniyetinin Türkiye’ de tohumlarını atmak demek Emperyalizmin tüm ideolojik dayanaklarını alt üst etmek demektir. Bu nedenle de Atatürk adına bu millete yapılan zulümler koz olarak kullanılarak karşı devrimci bir hareket örgütlendi ve bu süreç devam ediyor. Atatürk bu milleti binlerce zulümden kurtardı ama sözde ardılları onun adına çok da iyi şeyler yapamadılar. Şimdi onu sola veya sağa yamayarak değerini azaltmaya uğraşanları gördükçe içimiz yanıyor. İnanıyorum ki bölgenin ve dünyanın tüm mazlumları Mustafa Kemâl’ i önderleri olarak yaşatmaya devam edeceklerdir. Asıl korktuğum Mustafa Kemâl adına ahkâmı hak görülenlerin cehaletinin ona verdiği zararlardır. O ve ülküsü yaşayacak ve yaşatılacaktır.