BUNLARI NEDEN YAZDIM? Osman Nuri KOÇAK Her seçim öncesi Siyasi Partilerin yöneticileri mahallenin kötü adamlarıdırlar. Çünkü beklentiler fazla, bekleyenler fazla, olanaklar ise sınırlıdır. Hele hele yerel seçimler gibi çok adaylı seçimlerde bu beklentiler tavan yapar. Sıralamalarda gerilerde kalanların ise günah keçileri, yöneticiler ve partilerin ileri gelen insanlarıdır. Bu dağınıklığı toparlamak da bazen olanaksızdır. İşte bu süreçte partilerin ileri çıkardığı adaylara çok büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Hem ana yapının derlenip toparlanmasında hem de kamuoyunun sempati ve ilgisini kazanılmasında adayların kişiliklerinin yaşamsal değeri ve önemi vardır. Yöneticiler “en iyi aday” peşinde koşarken de birçok insan için kötü adam olurlar. “En iyi adaylık” ise ciddi bir fedakârlık, çaba ve ağır sorumluklar gerektirir. Atalar, “Üslubu beyan, aynıyla insan” veya “dilim; senden çektiğim zulüm” derlerdi. Ben bu sözleri çok ciddiye alırım. Sakin iken, öfkeli iken, umutlu veya umutsuz iken kişilik değiştiren veya başka başka insanlar olabilen, değişken koşullarda üsluplarını dengede tutamayan kişiler genellikle kapsayıcı değillerdir. Her durumda itidalini muhafaza edebilen, her vesile ile düşman ve öteki üretmeyen ve dilini bu amaçla çok iyi kullanabilen yöneticilere şiddetle ihtiyacımız var. Kendi partisinin ve kamuoyunun beklentilerini azami dikkate alan ve adaleti elden kaçırmayan yöneticiler… Seçim sürecinde herkesi kırıp döken, seçildikten sonra deyim yerindeyse kimseleri takmayan yöneticiler azınlıkta değillerdir. Bizim yazılarımızın amacı tam buralar ile ilgilidir. “Öncelikle yıllarda beri sürdürdüğümüz Karaman Geleneğini lütfen zedelemeyiniz. Üslubunuzu ve siyaset tarzınızı buna göre ayarlayınız.” Diyoruz. “Ötekileştirmek bir sözle veya bir davranışla mümkündür ama gönül kazanmak esaslı ve süreğen bir duruş gerektirir. Partilerden ve Adaylardan kamuoyunun beklentileri, ötekileştirmek ve halkı kamplaştırmak değildir.” Diyoruz. Çağdaş yöneticilik anlayışında “nelerin yapılacağı” konusunun önüne, “nasıl yapılacağı” konusu geçmiş vaziyettedir. Yani, açıklık, namusluluk, dürüstlük, hesap verilebilirlik ve tüm toplumu kucaklamayı becermek… Bunlar da kişilikleri uygun ve oturmuş insanlarla olasıdır. Adaylarımızda bu vasıfları aramalıyız. Köprüler, yollar, hanlar yapılır, yıkılır; maddi hatalar telafi edilir. Ama gönüller yıkan yöneticiler toplumu böler, parçalar ve kavgalı bir toplum yaratırlar. Toplum kavga ediyorsa gelişmesi olanaksızdır. Benim siyasi görüşümü herkes bilir. Objektif olmayı beceremeyen ve toplumun genel çıkarlarını parti çıkarlarının önünde göremeyen bazı dostlarımız özellikle başka partilerin adayları hakkında yazdıklarımdan rahatsız olabilirler. Olmasınlar. Bu izlenim ve kanaatler toplumda dillendirilen gerçek izlenimlerdir ve hulûsi kalple yazılmışlardır. Çalışan ve toplumun gözüne giren, yukarıdaki saydığımız vasıflara haiz olduğuna milleti ikna eden kazanacaktır ve o kazanan da hepimizin başkanı olacaktır. Tüm parti ve adaylara kolaylık ve başarılar diliyorum.