TEMİZLİĞİN LÂFINI SEVİYORUZ…
Osman Nuri KOÇAK (MAKALE)
Sohbetlerimizde temizliğin iman ile ilişkilerini anlatmayı severiz. Bu konuda “Temizlik imanın yarısıdır” diye bir özlü sözümüz de vardır.
Gıda ürünlerinin temizliği ile hem Tarım Bakanlığı, hem Sağlık Bakanlığı ve hem de Belediyeler taraf olarak aktif görevli, devletin birçok kuruluşu da ikinci dereceden görevlidirler. Sivil toplum örgütleri, gönüllü kuruluşlar cabası…
Hazır yiyecekler konusunda alınan ve alınmaya çalışılan önlemler…
Hepsi hoş, hepsi güzel de!...
Bir kasap dükkânının önünde gözleme durunuz. Bir süre sonra oraya bir kesim kurumu arabasının durduğunu, üzerindeki elbisenin kan ve yağdan yağır hale gelmiş bir çolpa zatın et arabasından çıplak eti sırtına yükleyip etrafta bulunan arabalar sürte sürte aralarından geçerek dükkâna girdiğini görürsünüz.
Bu et kesimini ve işyerlerine taşıma işlemini kim yapar?
Belediye veya yetki verdiği ve denetlediği şirketler değil mi?
Evet.
Belediye böyle bir taşıma işlemine nasıl izin verir ki?
Etin, en çabuk ve çok yoğun bakteri üreten madde olduğunu bilmemesi olası mı?
Etlerimizin kesiminden soframı9z gelişine dek bir laboratuar titizliği içinde işlem görmesini istiyoruz.
Talebimizde haklı değil miyiz?
Herkese çağrıda bulunuyorum. Bu konuda duyarlı olmalıyız ve etlerimizin sağlığa uygun ortamlarda kesilmesini ve taşınmasını istemeliyiz.
Madem sırası geldi söz temizlik sağlıktan açıldı, Aktekke camii yanında işletmecisinin son derece özenle iş gördüğü bir genel tuvalet var. Kapı ve pencereleri dökülmüş vaziyette. Döşemelerinde ciddi hasarlar var. Turistlerin de yoğun olarak kullandığı o yeri daha güzel ve daha sağlıklı hale getirmek çok mu zor ve masraflı.
Sanmıyorum. İşletmeci vatandaşın özel gayretleri ile temiz kalmaya çalışan bu yerin de ilgiye ihtiyacı var gibi…
Biraz özen, biraz dikkat o kadar.
Saygılarımla…