YAR OLANLAR SARSIN YARALARIMIZI
Mahmut TOPTAŞ
Ortadoğu’da atılan her kurşunda ölen Müslüman, öldürenler ise Amerika, Rusya ve de onların himayesindekiler.
Yıkılan evlerin altında kalanların hepsi Müslüman.
Ne tarafta olursa olsun ölen Müslüman.
Yakılan evlerin içinde acılar içinde can verenler de Müslüman.
Susuz tarlalarda otlar Müslüman kanıyla sulanıyor.
Azıcık aşıyla küçücük evinde çocuklarıyla geçinip giderken, Arap, Kürt ve Türk Müslümanlara bu da çok görüldü ve evini başına yıktılar da evi Müslümanın kabri oldu.
Önce Zalim Beşşar’ı suçlu dediler üzerine yürüdüler.
Beşaşr’ın üzerine yürüyenlerden bir kısmını terörist ilan ettiler ve Beşşar’la bir olup terörist dediklerinin üzerine yürüdüler.
Onunla mücadele ederken samimi gördükleri Müslüman guruplardan bir diğerine de terörist damgası vurup onun üzerine saldırdılar.
Bizim basınımız ise şaşkına döndü.
Önce o terör örgütü ilan edilenin Beşşar tarafından desteklendiği söylendi.
Sonra Amerika’nın adamı denildi.
Daha sonra Rusya destekliyor denildi.
Bu sefer terörist gurup sayısını çoğalttılar ve her birinin üzerine yürürken çapraz düşmanlar haline getirdiler.
Bize göre bir kör düğüşü haline gelen Ortadoğu savaşında kim nerede nasıl, ve ne adla öldürülürse öldürülsün ölen Mutlaka Müslümandır.
Bir suçlu icat ediliyor, sonra onun yerine bin masum öldürülüyor.
11 Eylül de Bush oğlu Bush tarafından dillendirilen “Haçlı Seferleri Başlamıştır” sözü yürürlükte.
Hıristiyan katiler ordusu, bizim aramıza fitne ateşlerini atmak için barışçı elbisesiyle yaklaşıyor. Biz de çaresizlikten inanmadığımız halde inanmış numarası yaparak kendimizi aldatıyoruz.
İkili görüşmelerde konuşanlarla teröristlerle birlikte fotoğraf çektirenler aynı zehirli ağacın iki dalı gibi.
Barışçı dil kullanan, bizi uyuturken, öbürü başımıza çuval geçiriyor.
Biri, “müttefikim” derken öbürü katil çetesiyle fotoğraf çektirip dünyaya sunuyor.
Teröristin adı devamlı değişiyor ama öldüren bombaların üzerinde öldürtenin adresi yazıyor.
Gökyüzünden bomba atan savaş uçaklarının üzerinde kimliği kayıtlı.
Bahane ne olursa olsun zararı Müslüman görüyor.
Hıristiyanlık gayretiyle de öldürmüyorlar.
Öyle olsaydı, Amerika’nın Kuzey-Güney savaşında yüzbinlerce Amerikalı birbirini öldürmezdi.
Daha gazetelerde tazeliğini koruyan Davidiyan tarikatının üyelerini 1993 yılında topluca ana karnındakiler de dahil bir tek canlı kalmayacak şekilde yakılarak öldürülmesi olayı da göstermiştir ki Hıristiyanlık için de savaşmıyorlar. Davidiyan tarikatının üyelerinin hepsi Hıristiyan’dı.
Eskiden kalemle ve silahla sömürgecilere karşı direnen Müslümanları öldürürlerken bu günlerde ayırım yapmıyorlar.
Bağdat’ta, Şam’da, Halep’te, Gazze’de, Rakka’da, İdlip’te, ve diğer bütün şehirlerde camilere, hastahanelere, okullara, mahallelere, fırınlara, sitelere bomba yağdıranların kimliği yanıltıcı olsa da bombanın üzerindeki adres asıl düşmanın kim olduğunu haber veriyor.
Mehmet Akif Ersoy, sizin dedelerinizin bir araya gelerek üzerimize çullandığı günlerde öyle bir beyit söylemiş ki hem dünya şairlerinin bir ömür boyu geçemeyeceği bir beyit olmuş, hem de bize yüz yıldır doping olmuştur.
Amerika’nın, Rusya’nın, Hindistan’ın, İsrail’in elindeki Atom bombalarını birlikte patlatsanız hepsi birden Cehennemin kıvılcımı olamaz.
İşte Akif merhum önce bize sonra düşmanlarımıza:
“Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz;
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz!” diyor.
Rabbimiz ise:
يُرِيدُونَ لِيُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُون)
“Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu sön¬dürmek istiyorlar. Allah ise, kâ¬firler hoşlanmasa da nurunu tamamlaya¬caktır.” Buyurur. (Saf süresi ayet 8,Tevbe süresi ayet 32)
Teklifim, adı ne olursa olsun, Müslüman guruplar, bu günden itibaren Müslüman bir şahsa, guruba kurşun sıkmamaya karar versinler,
Kendilerine silah getiren yabanilerin gözleri önünde o silahları kendilerine imha ettirdikten sonra getirenlerin başına sıksınlar,
Müslüman olmayan hiçbir insanı arabulucu olarak dahi aralarına almasınlar.
Yar olanlar sarsın yaralarımızı.