KUR’AN’I TERK EDENLER
Mahmut TOPTAŞ
Balığın suyu terk etmesi,
Arının çiçekten kaçması,
Hastanın ilaç şişesini kırması veya haplarını dil altında tutup sonra tükürmesi,
Çocuğun anasından firar etmesi,
Uçsuz bucaksız çölde kişinin kafileden sıvışması… ne ise bu dünya hapishanesinde bizi güzel bir hayata götürecek, ahirette cennete vardıracak kılavuz kitabımız olan Kur’an-i Kerimden uzak durmak daha tehlikeli ve daha korkunçtur.
Çünkü bu dünya nasıl yaşarsak yaşayalım sonu gelecektir.
Sonu gelmez senelerde hayatımızın güzel olmasını sağlayacak yolu gösteren kitaptan uzak durmak, kişinin kendisine yapabileceği en kötü iştir bu dünyada.
Mahşer yerinin dehşetli hallerini gören ve cehenneme sevk edilenler feryada başlayınca Rabbimiz onlara şöyle söyleyeceğini Kur’an’ında haber veriyor ki akıllarını başlarına alsınlar:
لَا تَجْأَرُوا الْيَوْمَ إِنَّكُمْ مِنَّا لَا تُنْصَرُونَ
“Bugün feryat etmeyin. Çünkü bizden size yardım yoktur.
قَدْ كَانَتْ آَيَاتِي تُتْلَى عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ عَلَى أَعْقَابِكُمْ تَنْكِصُونَ
Ayetlerim size okunurdu da, siz ökçeleriniz üzerinde geri döner¬diniz.
مُسْتَكْبِرِينَ بِهِ سَامِرًا تَهْجُرُونَ
(Ayetlerime karşı) kibirlenerek, gece heze¬yanlarıyla âyetle¬rimiz¬den uzak¬laşıyorsunuz.
أَفَلَمْ يَدَّبَّرُوا الْقَوْلَ أَمْ جَاءَهُمْ مَا لَمْ يَأْتِ آَبَاءَهُمُ الْأَوَّلِينَ
Onlar bu sözü (Kur'an'ı) düşünmezler mi? Yoksa onlara ön¬ceki ba¬balarına gelmeyen bir şey mi geldi?” (Müminun süresi ayet 23/65-68)
Sevgili peygamberimizin de Kur’an’ı terk edenlerden şikayetçi olduğunu Rabbimiz haber veriyor:
وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَذَا الْقُرْآَنَ مَهْجُورًا
“Rasül şöyle dedi: “Ya Rabbi benim kavmim, bu Kur’an’ı ter¬kedil¬miş bir şey kıldı.” (Furkan süresi ayet 25/30)
Kur’an’ı terk edenlerin halini bildiren bu ayetlere baktığımızda
1- Kur’an’a sırt dönmeleri,
2- Kibirlenmeleri,
3- Kendi laf ve lakırdılarını Kur’an okumaya tercih etmeleri
4- Kur’an’ın manası üzerinde düşünmemeleri olarak gösterilmekte.
Dikkat edelim bizde bunlardan kaç tanesi var bir gözden geçirelim ve eğer imanımızda zayıflık varsa kuvvetlendirelim.
Emrettiklerini yerine getirmede, yasaklarından kaçınmadaki eksiklerimizi tamamlayalım.
Muhtevasını/İçeriğini bilmedeki eksikliğimizi hemen tamamlayalım.
Hiçbir kitabı Kur’an’ın önüne geçirmemeye dikkat edelim.
Hava almanın zamanı yoktur. Her saniye havaya muhtaç olduğumuz gibi her an, her saniye biz Allah celle celalühe muhtacız.
Kur’an okumada zaman sınırı olmasın. Aylardan Ramazan ayı, günlerden Cuma günü gibi sınır koyarak Kur’an’ı belirli günlere hapsetmeyelim.
Mekanların tamamı Allah tarafından yaratılmıştır. Onun için Kur’an okumayı camilerle, mevlitlerle, cenaze evleriyle hapsetmeyelim.
Kur’an-i Kerimde Rabbimiz, 46 defa Aklı kullanmamızı, 46 defa tefekkür etmemizi, 4 defa tedebbür yapmamızı, 51 defa da tezekkürden bahsetmiş.
Rabbin kainat kitabını ve Kur’an’ını anlamak için aklını kullanması, anladıkları üzerinde tefekkür edip düşünmesi, geçmiş zamanlarda olanları tezekkür ederek hatırlayarak yanlışlardan uzak, doğrulara yakın olması ve geleceğe Kur’an’la hazır hale gelmek için tedebbür ederek sonucun da hayır olmasını sağlamaya çalışması gerekir.
Bize düşen görev, akıl ve nakil madenini tefekkürle işleyip, tedebbür yoluyla sonuca varmak ve tezekkür halinde kullanıp hayatımızı pırıl pırıl etmektir.