İŞTE SİYASET BU
Mahmut TOPTAŞ
Her namaz kılanın kulağı Ezan sesinde olduğu sürece, her Müslüman, dininin siyasetini devam ettirir.
Yaptığı işin farkında olarak veya olmayarak devam ettirir.
İşin farkında olan Mehmet Akif Ersoy merhum, siyasetimizin sembolü olan İstiklal Marşımızda:
“Bu ezanlar -ki şehâdetleri dînin temeli
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli” temennisinde bulunmuş ve o temenniye okula giden bütün çocuklarımız katılmakta.
Yeterli değil, sayıları yüz bini aşan İmam ve Müezzinlerimiz günde beş vakitte seslerini yükselerek bu ülkenin semasında/gökyüzünde ve bütün gönüllerde bu şehadetleri inletmektedirler.
Birinci şehadetteki “La ilahe İllallah” kelime-i tevhidi Hazreti Adem’den hazreti Muhammed (aleyhimüssalatü vesselam) e kadar bütün peygamberlerin ortak kelimesidir.
Bunu Rabbimiz bize şöyle haber verir:
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا نُوحِي إِلَيْهِ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدُونِ
“Senden önce gönderdiğimiz her Peygam¬bere: "Benden başka ilah yoktur, bana kulluk edin" diye vahy ettik.” (Enbiya süresi ayet 25)
Akif merhum bu ayeti bildiği için “Dinin demeli” demiş.
Yunus Emre bu ayeti şiiriylee şöyle terceme etmiş:
“Dört kitabın manası: La ilahe illallah.” Demiş.
Ezandaki ikinci şehadet ile insanlığa örnek ve önder olması gerekenin Allahın elçisi Muhammed aleyhisselamın olduğunu ilan eder.
Bir kaç tane sahabe Zül mecaz pazarında ve Ukaz pazarında, bu günkü ifadeyle bu iki fuarda sevgili peygamberimizin, insanlara:
قُولُوا : لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ تُفْلِحُوا
“Kulü, La ilahe illallahü tüflihu/Allahtan başka yaratan, yaşatan ve yöneten yoktur” deyin kurtulun” (Ahmet, Müsned, Rabia bin Abbad hadisi, İbni Huzeyme, Sahih, K. Vuzu, bab 124, Beyhaki, Süneni kübra, K. Vuzu, bab 78)
Diyerek kulun kula kulluk yapmasını değil yaratan Allah’a kulluk yapmasını teklif ediyordu.
Arap olanlar bu cümlenin ne anlama geldiğini anlıyorlardı.
Bundan sonra bir veya birkaç insanın bir araya gelerek kendileri gibi insanlara hükmetme yetkisinin kalkacağını ve o insanları yaratan ve yaşatanın onları yönetme yetkisinin başlayacağını, böylece Mekke paramentosundaki zalimler yıllardır süren saltanatlarının sallanacağını görüyorlardı.
Onun için başta peygamberimizin amcası Ebu Leheb yeğenini taşlamaya ve konuşmasını engellemeye çalışıyordu.
La ilahe illallah’ın mansını çok iyi bilenler:
أَجَعَلَ الْآَلِهَةَ إِلَهًا وَاحِدًا إِنَّ هَذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ
“Tanrıları, tek bir ilah mı yapacak? Bu şaşıla¬cak bir şey!"
وَانْطَلَقَ الْمَلَأُ مِنْهُمْ أَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلَى آَلِهَتِكُمْ إِنَّ هَذَا لَشَيْءٌ يُرَادُ
Onlardan ileri gelenler yürüdüler ve: "Yü¬rüyün ve tanrıla¬rınız üze¬rinde di¬renin. Sizden iste¬nen şey işte budur.
مَا سَمِعْنَا بِهَذَا فِي الْمِلَّةِ الْآَخِرَةِ إِنْ هَذَا إِلَّا اخْتِلَاقٌ
Biz başka bir dinde böyle bir şey işitmedik. Bu, uydurmadan başka bir şey değildir." (dediler) (Sad süresi ayet 38/5-7)
Mekke insanının neyi nasıl yapacağını belirleyen put insanların kurallarının sarsılmaya başlayacağını, bununla da kalmayıp bütün dünyada putlaşan insanlarla uğraşmanın zorluğuna da şaşıyorlardı.
Ama gördük ki bu karşı duranların çoğunluğu Müslüman olmuş, imanın tadına varınca bu imanı dünyanın öbür ucuna kadar ulaştırmak için Pekin’e, Kaşgar’a, Bağdata, İstanbula…kadar gitmişler.
İşte hakiki, faydalı ve kalıcı siyaset bu.