HAYATTA VEKALET OLMAZ
Mahmut TOPTAŞ
Hiçbir kimseye “Benim yerime sen yemek yeyiver” demiyoruz. Hiçbir kimse bizim yerimize uyku uyuyuvermez. Herkesin yediği kendi midesine gider, herkesin uyuduğu kendi bünyesine fayda verir.
Bedenimizin gıdasında vekalet yoluyla gıda almak olmadığı gibi ruhumuzun gıdasını alırken de vekalet geçersizdir. “Benim yerime de namaz kılıver” denmez.
…izmlerden birini İslam’ın önüne geçirip te “Bize hacılar, hocalar denir” demenin o adama faydası olmaz
Rabbimiz, hepimize hitaben:
“Ey iman edenler, size gereken kendinizi (ve toplumunuzu) düzelt-mektir. Siz doğru yolda olduğu¬nuz zaman sapıtanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, size yaptıklarınızı haber vere¬cektir.” (Maide süresi ayet 105)
“Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun ki, Onun yakıtı insanlar ve taşlar¬dır. Onun(ateşin) üzerinde kaba ve güçlü melekler var¬dır. Allah'ın onlara emrettiklerine karşı gel¬mezler ve emredilenleri yaparlar.” (Tahrim süresi ayet 6)
Bu dünyada izzet ve şerefimizi korumak, ahirette cehennemden kurtulup Cennete gitmek için ilk başta Allahtan başka hiçbir yaratığı ona eş koşmamaya dikkat edeceğiz. Bütün peygamberlerle beraber son peygamber Muhammed sallallahü aleyhi ve seleme iman edecek ve Kur’anın yaşanması için onu örnek kabul edeceğiz.
Son günlerde Yahudi ve Hıristiyan yöneticilerin açıktan ve aleni olarak İslâm’a saldırdıklarını bu saldırılar sonunda İslâm’ı yeryüzünden silebilecekleri ümidine kapıldıklarını görüyoruz.
Onların propagandasına kapılarak onlara kapı kulu olmada yarış edenler görülmeye başlandı.
İslâm’ı yeryüzünden silmek, güneşi gökyüzünden kazıyıp atmaktan daha zordur.
Güneşi balçıkla sıvayamadıkları gibi İslâm’ın nurunu da söndüremeyeceklerdir.
Bu garantiyi Rabbimiz vermektedir.
“Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek ister¬ler. Kâfirler hoşlanmasa¬lar da, Allah nurunu ta-mamlayacaktır.” (Tevbe süresi ayet 32)
“Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Allah ise, kâ-firler hoşlanmasa da nurunu tamamlayacaktır.” (Saf süresi ayet 8)
Biz, din konusunda endişe etmeyelim.
Biz, bu dine omuz verirsek omzumuzu, gönül verirsek gönlümüzü, elle, dille yaşar ve yaşatırsak elimizi ve dilimizi cehennemden korumuş oluruz.
Camiden ve cemaatten ayrılmamaya dikkat edelim.
“Müslüman” kelimesi altında toplanalım ve bizi ayıran …ci,….cı, ….cü,…cu gibi cılklı tanımlamalardan vazgeçelim.
Gönlünde İman taşıyan her Müslüman’ı bütün kafirlerden üstün görelim ve ona göre değerlendirelim.
Her Müslüman’ın evi Kur’an kursu olsun.
Kurs veya burs verdiğiniz, verdirdiğiniz öğrencilere Kur’anı ve ilmihal bilgilerini de öğretelim.
Kamplara alınan öğrenciler mutlaka ilmihal bilgisiyle donatılmalı.
Yanında çalıştığınız veya yanınızda çalıştırdığınız kişilere Kur’an okumasını ve ilmihal bilgilerini öğretelim.
“Allah katında din, şüphesiz İslâm’dır. Kitap verilenler kendi-lerine ilim veril¬dikten sonra, araların¬daki taşkınlık yüzünden ayrı-lığa düştüler. Kim Allah¬'ın ayetlerini inkâr ederse, şüphesiz Allah hesabı çok çabuk görendir.” (Âl-i Imran süresi ayet 19)
“Kim İslâm’dan başka din ararsa ondan o (bulduğu din) kabul olun-mayacak¬tır ve o âhirette za¬rara uğrayanlardandır.” (Âl-i Imran süresi ayet 85)
Ayetlerini çok iyi ezberletelim ve hiçbir batıl veya tahrif edilmiş dinle denkliğini dahi tartışmayalım.
Bütün bu hizmetleri ekmek yer gibi su içer gibi kendi gıdamız kabul edip başkasının yapmasıyla övünme veya tatmin olma tarafına gitmeyelim.