HAPİSHANELER OKULA DÖNÜŞTÜRÜLSÜN (2)
Mahmut TOPTAŞ
12 Eylül 1980 darbesinin ikinci haftası. Yüzbaşıdan izin aldım ve hapishanede ilk dersimi sağcılara yaptıktan sonra ikinci dersimi solculara yapmak üzere onların yanına geçtim.
Dersin yarısında bir ses: “Gardiyan, hoca beni de görsün”.
Dersimi bitirip gardiyanla çıkarken bağıranın kim olduğunu sordum.
Hafta içinde yakalanmış, sol adına soygun yapan ve Mutlu olmayan biriymiş.
Olay çıkardığı için tek kişilik hücreye atmış. O da açlık grevine başlamış.
Gardiyanın ifadesiyle bu işleri iyi biliyormuş. Yani açlık grevine başlayacak ve ulusal basını getirtecek ve adını duyuracakmış.
Gardiyan bunu yutmazmış. Ekmekle suyu yanına bırakmış ve “canın istediğinde ye” demiş.
“Aç kapıyı görüşelim” dedim. “Açamam, açlık grevinden sonuç alamadı, seni rehin alırsa başarmış olur” diye itiraz etti.
“Nerden biliyorsun, aç ve ben onunla görüşeceğim” deyince birinci kapıyı açayım ama hücre kapısını açmam. Sen de elini verme, sorun çıkmasın” dedi.
Tam hücrenin önüne varınca “Hürmet bildiren ifadeyle “Elini öpeyim” dedi. Gardiyanın dediği aklımda durup duruyor.
Buna rağmen elimi uzattım, tokalaştık ve elimi bıraktıktan sonra “Beni hücreden çıkar” dedi.
“Yarın Pazartesi günü savcıdan rica ederim” dedim ve ayrıldım.
Pazartesi günü savcılık makamına vardım, savcı hanıma durumu anlattım, hemen telefon etti ve hücreden koğuşa alınmasını istedi.
Öbür Pazar günü derse gittiğimde onu koğuş ağası olarak gördüm.
İtirazların çoğunluğu ondan geliyor ve mantıklı açıklamalar sonunda kabul ediyor ve bütün koğuştakilerin de kabulünü sağlıyor.
İşte dün anlattığım ahirette diriliş olayını da öylece kabul etti.
Ben, üçüncü dönem Haseki Eğitim Merkezine gitmek üzere 01 Ocak 1981 yılında İstanbul’a geldim.
Mektupla haberleşme devam ederken Allah rahmet eylesin Şamil yayınevinin sahibi Duran Kömürcü de benim belirlediğim kitapları parasız göndererek eğitim devam etti.
Koğuş ağası, koğuşta beş vakit namaz kılmayanın kalmadığını yazmıştı.
Bu milletin çocuklarının sınıf kavgası slogandan ileri gitmez.
Hepsinin mayasında İslam vardır.
İnkarcılığını ilan edenlerin de kültür kapları İslam’la doludur.
“Safları sıklaştırın” deyimi Müslümanlara aittir ve camide farz namaza durulacağında İmam efendi cemaati uyarmak için Sünnete uyarak “Safları sıklaştırın ve düzgün durun” der.
İslam dininden uzaklaşan Nazım Hikmet, 1962 yılında yazdığı bir şiirinde:
“Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.” Derken İslam kültürünün etkisi altında olduğunu gösteriyor.
Yani şunu demek isterim, hapishanede eğitime başlarken, mahkum veya tutuklu, hangi akımdan olursa olsun, hangi mezhep ve meşrepten olursa olsun, hangi suçu işlerse işlesin, Hapishanedeki Eğitime Katılmasına izin verilsin ve aldığı notlara uygun olarak yatacağı günlerden düşülsün.
Bu makalemin daha iyi anlaşılması için dünkü yazımı da okumanızda fayda var.
(Devam edecek)