Yine bir mayıs ayı. Hani o baharın geldiğini müjdeleyen ve yazın geleceğini haber veren güzel ay.
Kışın durgunluğundan kurtulan sosyal hayat martta uyanır, nisanda canlanır ve mayısta en hareketli günlerini yaşar.
Sosyal medya da her gün, bu ayın etkinliklerinden bahseden ilanlarla kaynıyor.
Konserler, sergiler, fuarlar, söyleşiler, konferanslar, imza günleri ve benzeri etkinlikler gırla…
Hazırlayanlar hazırlıyor. Hedef kitle olarak ne düşünüyorlar bilemeyiz ama her program için bir ana fikir var ve gayet net: “Biz hazırladık, gelen gelir gelmeyen de gelmesin bakalım”
Öyle ya; resmi kişi iseler amirlerine ve üst makamlarına karşı “vallahi yaptık, halk rağbet etmedi ise ne yapalım” deyip, kamuoyuna karşı da “biz yaptık gelseydiniz arkadaş” deme hakları var…
Nezaketin torbaya konulup duvara asıldığı, saygının yarı yarıya azaldığı, adet örf ve ananelerin tenzilata uğradığı bir dönemde normal…
Hele ki “halkla ilişkiler” kavramının yok olduğu bir dönemde…
Sonrası?
Sonrası boş salonlar, meydanlar. Sahne dışında, boş salondan, meydandan tek bir kare fotoğrafın yer almadığı balonlanmış ve ne dediği bir türlü anlaşılamayan, sadece amir ve üst yetkiliyi öven sözlerden oluşan bir haber metni servisi… Kes, kopyala, yapıştır tekniğinin harika imkânları ile bir haber…
Oldu da bitti maşallah…
Enteresan bir durum.
Hiç olmamış bir programı, sanki olmuş gibi haber yapıp servis edin, göreceksiniz medyanın yarıdan fazlasında yer alacaktır.
Karaman için elbette mayıs ayının en önemli olayı Dil Bayramlarıdır.
Yarım asırdan fazla bir süredir takip ederiz. Görkemli, faydalı ve unutulmaz kutlamalar da yapıldı “ES” geçilen zamanlar da…
Kimin tarafından hazırlandığı anlaşılmayan bir Dil Bayramı programı açıklandı. Kim hazırladı, neden bu etkinliklere gerek duyuldu bilemeyiz. Vardır bir sebebi. Ama Karaman kelimesini ilgilendiren böyle bir konuda Karaman kamuoyunun fikirleri, beklentileri, tecrübeleri de sorulmuş ve temel alınmıştır diye düşünüyoruz. Yanılıyor muyuz acaba?
Yıllar, yıllar önce izlenimlerimize dayanarak bir fikir önermiştik:
Bu kutlamaları resmi kanallar liyakati ile yapamıyor. Başlangıçta sivil oluşumlar, resmi kurumların da TAM desteği ile çok güzel işler başarmıştı. Bunun göz önüne alarak yarı resmi bir kurum oluşturalım. Mekânı, sekretaryası, arşivi, bütçesi, tüzüğü, yönetmeliği olsun. Dil ve Yunus Emre konusu başta olmak üzere Karaman kültürü ile ilgili konuları organize etsin ve bu etkinliklere resmi kurumlar da ihtiyaç olan alanlarda tam destek versin. Devletin bu konudaki, teşvik, hibe ve imkânlarından da yararlanılsın. Gelecek yıllara da örnek olacak raporlar ve tespitler oluşsun…
Bu fikir bir türlü hayata geçmedi.
Birileri hareket etti, önü kesildi… Birilerimiz hareket etti, çalışmalar son aşamaya geldi, birileri tüm hazırlıkları çaldı ve şahsi emelleri için kullanmaya kalktı. Birileri kral da benim padişah da benim diyerek balta vurdu. Birileri de “biz başlattık bizim siyasi görüşümüze göre olacak her şey, bizden olanla yola gideriz, bizden olmayanı da dışlarız” mantığına bürünüverdi.
Olmadı… Olacak gibi de görünmüyor…
Sadece üç temeli olan Dil Bayramlarını hala anlayamadık. Bu kutlamaların kişisel değil Karaman merkezde ve dünyaya dağılmış yüz binlerce Karamanlının ortak değeri olduğunu ve tüm kesimleri kapsayan bir çizgisi olması gerektiğini anlayanımız olmadı.
Üç temelin en başında elbet kültürel yapı gelir, daha sonra tanıtım ve halkın pek çoğunun talebi de eğlence ve coşkudur.
Kültürel yapı için “benim siyasi görüşüm ve dünya görüşüme göre olacak” dediğiniz zaman zaten felaket başlıyor.
Tanıtım dediğiniz zaman da Karaman Halkı ile bile bir diyalog içinde olmayanlar kime neyi tanıtacaklar. “Biz yaparız gelen gelir gelmeyen de kendi bilir” mantığı ile ancak çok kötü ve aleyhte bir tanıtım yaparız.
Eğlence bölümü ise kültürümüz üzerindeki haçlı etkileri nedeni ile popa, caza ve “benim sevdiğim” tarza bürününce ilgi ve alaka sıfırı düşüveriyor.
Açıklanan programda aynı gün aynı saatte ve farklı mekânlarda 3-4 etkinliğin ve insanların adını ilk duyduğu kültürümüzde yer almayan ve alması da ancak baskı yolu ile bir zamanlar dayatılan twist modasına benzer etkinliklerin yer alması da düşündürücü. Hangi kültüre hizmet etmek niyetindedir ki?
Dilimizde bu konuda onlarca deyim ve atasözümüz var… Hani haklı ve önemli bir olay liyakati ile yapılamasa ne denir.
Biz yazmayalım siz bir araştırıverin ne güzel sözler çıkacak.