EŞKIYALIKTAN EVLİYALIĞA GEÇİŞ
Mahmut TOPTAŞ
24.12.2002 tarihli yazımın başlığını aynen aldım.
2002 de doğanlar, 15 yaşına girdi, 2002 de yedi yaşında olanlar 22 yaşına girdi.
Hırsızlık, gasp, terör, tecavüz gibi suçlara bulaşanların çoğunluğu da 20-30 yaş arası insanlarımızdır.
Bu insanlarımız, ABD, AB veya Rusya tarafından yetiştirilip gönderilmedi.
14.03.2012 tarihinde Metris cezaevinde yaptığım konuşmayı dinleyenlerin çoğunluğu 20- 30 yaş arasında idiler.
Bu insanlarla zalim bir ülke dize getirilebilirken en adi suç işler hale getirilmişler.
Ben konuşmamda bunu kendilerine de söyledim.
Bir zamanlar yol kesen, baş koparan, çapulculuk yapan insanlardan, dönüş yapıp yol yapan, baş okşayan, kazandığını dağıtan, insanların hizmetinde olmak için ayaklarının bastığı yere hizmet halısını serenler olmuş.
Evliyanın şahı Fudayl bin Iyaz (d.107/725/ö. 187/803) Horasan civarında eşkıya başı olarak vakit geçirirken, adamları bir kervanı soyarlar.
Kervandaki bir genç kaçmayı başarır. İlerde bir çadıra girer. Çadırda bir dervişin ibadetle meşgul olduğunu görür. Paralarını dervişe emanet eder ve kafilenin yanına gelir. Eşkıya bu genci de araştırır bir şey bulamaz. Soyduklarını alıp giderler. Delikanlı çadıra gelir ve parasını almak için içeri girdiğinde eşkıyanın hepsini çadırda toplu halde dervişin huzurunda baş eğmiş paylarını almak için beklerken görür.
Derviş, gencin parasını iade eder. Eşkıyadan olanlar itiraz edince “Bu para emanettir. Emanete hıyanet edemem.” Der.
Eşkıya yemek yerken dervişin yemek yemediğini görünce sebebini sorar, oruç olduğunu öğrenir. Ramazan ayı olmadığını söyleyince nafile oruç tuttuğunu söyler. Namaz vakti olmadığı halde kıldığı namazı sorar, nafile namaz olduğu söylenir.
Peki bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu denildiğinde, eşkıya başı Kur’an’dan şu ayeti okur:
وَآَخَرُونَ اعْتَرَفُوا بِذُنُوبِهِمْ خَلَطُوا عَمَلًا صَالِحًا وَآَخَرَ سَيِّئًا عَسَى اللَّهُ أَنْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
“Diğerleri günahlarını i'tiraf ettiler. İyi amelle kötüsünü birbi¬rine ka¬rıştırdılar. Belki Allah onların tevbesini kabul eder. Şüphe¬siz Allah mağfiret ve rahmet edici¬dir.” (Tevbe süresi ayet 9/102)
Zaten yüzde yüz kötü insan yoktur. İyiyle kötüyü karıştıran, kötülüğü iyiliğinden fazla olan, veya iyiliği kötülüğünden fazla olan insan vardır. Ama her şeyin bir kıvama gelmesi, pişmanlık sınırının sonuna varması, küpünün dolması vardır.
İşte eşkıya başı olan Fudayl ibni Iyaz yine bir baskın sırasında bir çadırdan gelen Kur’an sesiyle irkilir:
أَلَمْ يَأْنِ لِلَّذِينَ آَمَنُوا أَنْ تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِكْرِ اللَّهِ
“İman edenlerin Allah'ı zikretmesi ve Hak'tan ineni (okuması) için gö¬nüllerinin (aşkla/haşyetle) ürperme zamanı daha gelmedi mi?...(Hadid süresi ayet 57/16)
Ayet sona erince eşkıya başı Fudayl “Geldi, geldi, zamanı geldi” der, eşkıya kafilesinden ayrılır, o günden sonra Mekke’ye yerleşir ve ölünceye kadar orada kalır.
Şimdi suç işleyenler, kimin sözüyle suç işlemekten vazgeçecekler?
Aklınıza gelen cevaplar geçersizdir.
200 devlet, suçlu oranını artırma yarışına girmiş durumdalar.
Ben, kendim dahil bütün suçlulara “Allah’a gönül verin, kulağınızı onun kelamına çevirin, örneğiniz Hazreti Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem olsun.
Allah’ta hiçbir zaman ümit kesmeyin ve hemen suç işlemekten uzaklaşarak şu ayete sarılın:
“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla afvetmez. Şirkin dışındakileri dile¬diği için afveder. Kim, Allah'a ortak koşarsa (Allah yolundan) çok uzak bir sapık¬lığa sapar.” (Nisa 116)
Hepimiz bir şekilde eşkıyalık yapıyoruz. Gelin hep beraber millet olarak Rabbimize dönelim. Bir daha suç işlememeye azmü cezmü kast edelim.