ESKİ DOST DÜŞMAN OLMAZ
Mahmut TOPTAŞ (12 Kasım 2013)
Dostluğun temelleri iman, takva, ihsan, sadakat, nezaket üzerine atılmalı.
İnkar, çıkar, çalma, çarpma, vurma kırma üzerine kurulan dostluklar, kaypak zemin üzerine yapılan ev gibi küçük bir sarsıntıda yıkılır.
Kendini kurtarmak için eski dostunu ateşe atar ve onun üzerinden geçmeye çalışır.
Atalarımız, “Dost, zindan kapısında belli olur” demişler.
Kırk yıllık dostların zindan kapısında kapıştıklarına şahit oluyoruz.
Her şeyin ayarını, değerini, kıymetini bilmek için kriterleri vardır.
Dostluğun kalitesi zindan kapısında, para karşısında, koltuk yarışında, şehvet ve şöhret kapışmasında ortaya çıkıverir.
Allah için dost olanlar ise birbirlerini ateşe atmamak için korumaya çalışırlar.
Kara günlerinde ışığı olur, iyi gülerinde yoldaşı olur.
Gerçek dostlar, “Dost yoluna post olurlar”
Çetenin geleceği kesin, her birinin elinde keskin kılıçları var ve sevgili peygamberimizi öldürecekler.
Gece evi terk eden sevgili peygamberimiz, yatağına Hazreti Ali’yi yatırır ve Hazreti Ebubekir’le Mekke’den Medine’ye hicret eder.
İşte bize örnek iki dost.
Mekke’nin gaddar zalimlerinin korkusuna kapılıp dost edindikleri Allah rasülünü yalnız bırakmıyorlar ve biri yatağa yatarak, öbürü yola çıkarak eski inanışlara göre yüzde yüz ölümü göze alarak dostluklarını gösteriyorlar.
Ortaya konulan mal değil, can koyuluyor can.
Zaten iman ederken makamı, serveti ve şöhreti ayaklar altına alarak Allahı ve rasülünü dost edinmişlerdi.
Allah için dost edinenlerin dostluktan şikayetleri olmamıştır.
Dost acı söylerse onu ilaç gibi içer ve yanlıştan döner.
Kara kedilerin arya girmesine izin vermediklerinden dostları için “Nankör kedi” diye düşmanlık yapmaya başlamaz.
Leş başında toplananlar gibi yemek sofralarında, hortum takma merasimlerinde, devlet denizinde sondaj çalışmalarında dostluk fotoğrafları çektirenlerin ki dostluk değildir.
Bunlar sabah dost olurlar, akşam selamı sabah keserler ve gece yarısı külahları değişirler.
Hırsızla dost olanlar, yankesici olurlar.
Biz, “Yar” dediklerimizin yarasına merhem oluruz.
Yar yerine kendimizi yardan atarız.
Rabbimiz, Nisa süresinin 125 inci ayetinde İbrahim aleyhisselamı kendine dost edindiğini haber verir.
O İbrahim aleyhisselam, Allah’ın yolunda gitmek için zamanının en güçlü kralı Nemrut’a başkaldırır.
Babasıyla karşı karşıya gelir, dost yolunda ateşe meydan okur ve dostu da onun ateşini gülistana dönüştürür.
Rabbimiz, bizim gerçek dostlarımızı haber verir, “Sizin dost ve idareciniz, Allah, Onun Rasülü ve rukü ederek na¬maz kılıp zekât ve¬ren mü'minlerdir.” (Maide süresi ayet 55)