BAĞRIMIZA SAPLANAN KAMALI HAÇIN SAHİBİ GÖRÜLDÜ
Mahmut TOPTAŞ
Dünyada ve Türkiye’de komünizm, ölüyor, son nefeslerini veriyor desem pek doğru olmaz.
Çünkü özellikle Türkiye’de komünizm hiçbir zaman benimsenmedi.
İşin şuurunda olan, ve sayıları bini geçmeyen, “Biz, dinsiziz” diyemediklerinden, “Biz, komünistiz” diyerek kendilerini kamufle etmeye çalışan kapitalistlerimiz vardı.
Saf Anadolu çocukları hem komünistti, hem Müslümandı o zamanlar..
Şimdilerde her biri bulunduğu yerde, hem Amerika’nın hem Rusya’nın güvenilmezliğini anlattıkları gibi İslami hizmetlerde ön saflarda çalışmalarına devam ediyorlar.
Kapitalizm var olduğu sürece Sosyalizm de var olacaktır.
Kendileri kapitalist oldukları halde “Komünistiz” diyenlerin savaşı kapitalistlerle değildi. Batı adına, İslam’a savaş açmışlardı.
Komünist olduğunu söyleyen kapitalistler, en çok hangi darbeye kızarlar?
27 Mayıs 1960 darbesine mi, 12 Mart 1971 Muhtırasına mı?, 12 Eylül 1980 darbesine mi? 28 Şubat 1997 post-modern darbesine mi daha çok kızarlar.
Deniz Gezmiş’in idam günün de onu idam eden12 Mart darbecilerine karşı bir tek pankart açılmadığı gibi slogan da atılmadığını, on yıl sonra darbe yapan Kenan Evren aleyhinde pankart ve sloganların olduğu nu televizyonlardan gördük.
Neden Kenan Evren?
Yaptığı darbeyle,
Anadolu İmam-Hatipleri açması,
İslam Enstitülerini İlahiyat Fakültesine çevirmesi,
İslam Enstitüsünün öğretmenlerini bir gecede doktor, doçent ve profesör yapması,
Turgut Özal, Necmettin Erbakan Merhumlarla, Tayyip Erdoğan’ın önünü açtığına ve siyasetin sola açılan yolunu kapattığına inanmış olmalarıdır.
Evren’in, haksızlıkları ve haksız yere astıklarından dolayı değil.
Öyle olsaydı Deniz gezmiş ve arkadaşlarını hapse tıkan ve sonunda asan 12 Mart muhtırasını verenlere de karşı onların asıldığı gün anılırken tepkilerini gösterirlerdi.
28 Şubatçılardan önce 511502 (bey yüz on bir bin beş yüz iki) öğrencisi olan İmam-hatip okullarının öğrenci sayısını 2003 yılına kadar 64534 (altmış dört bin beş yüz otuz dört) e indiriverdiler.
Gece baskınlarında Kur’an kurslarında yatılı okuyan öğrencileri Jandarma karakollarında süründürerek kursların sayılarını da indirdiler.
“Bu baskı, bin yıl sürecek” dediler, on yıl dayanamadılar.
Geçen hafta İmam-Hatipler konusunda tam yetkili bir dostumla görüştüğümde bu sene İmam–Hatiplerdeki öğrenci sayısının bir milyon iki yüz bini aştığını söyledi. Aslında tam rakamını söyledi de ben o küsuratı hatırlayamadım.
Kapitalist komünistlerimizi destekleyen Batı, kendi tuzağına tutulmuş debelenip duruyor.
Rusya, Komünizm şirketinin iflasını ilan ettikten sonra “Ben komünistim” demek pirim yapmayınca bir kısım dinsizlerimiz Ali’siz Aleviliği piyasaya sürdüler.
Sünniler de, Aleviler de, Hazreti Ali’yi anarken ya “Hazreti Ali” veya “Ali razıyallahü anhü” demeden onun adını söylemeyi saygısızlık sayarlar.
Batı, bu konuda çok yatırım yaptı ama başarılı olamadılar.
Dedeleri aşamadılar.
Pirsultan Abdalın türküleriyle başa çıkamadılar.
Batı, bizi paramparça ettiğini, bizi birbirimize kırdıracağını zannetti.
Kısa vadede hedefine vardığını zannediyor ama uzun vadede, Ortadoğu’daki bütün bu guruplar, ayrı kollardan kendisine gaz veren, silah veren ve rakip gördüğü kardeşiyle beraber bataklığa sürüklendiğini gören her gurup senin nerede sindiğini bildiğinden senin üzerine çökecek.
28 Şubatın astığı astık, kestiği kestik olduğu günlerde19.12.2000 tarihli Milligazete’de türkücülerimize bile güçlerinin yetmeyeceğini yazmış ve örnekler vermiştim:
“Yaradana kurban yaradana” diyor Burhan Çaçan.
Mahsun Kırmızıgül: “Allah’ımdan başkasına Allah diye tapmadım ki” diye feryat ediyor,
Orhan abi ona destek veriyor: “Kula kulluk edene yazıklar olsun” diyor.
“Bir Allah’ı, birde seni severim” derken sevdiğini yaratana olan sevgisini öne alan Baha’ya,
İbrahim Tatlıses dayanamayıp: “Allah, Allah, Allah, bu nasıl sevmek?” diyerek takdirlerini bildiriyor.
Emrah: “Ay’ı gördüm Allah, Amentü billah, Ne günahım varsa, Afveyle Allah” diye dua ediyor.” Demiştim.
Ufukta umut ışığı belirdi.
Dostla düşman ayrıldı.
Bağrımıza saplanan kamalı haç göründü.