Çoban Ateşi/ Y.Küçükcicibıyık Bir sonraki dersimiz… Pek çoğumuz okullarımızdan mezun olurken, bir Öğretmenimizden ya da bir büyüğümüzden bu öğüdü duymuşuzdur aslında; “ hayat okulu yeni başlıyor” Ve bu öyle bir okul ki, her gün yeni bir şeyler öğretirken, bir sonraki derse hazırlıyor bizi ve her gün yeni bir imtihanla karşılaşıyoruz. Yaşadıklarımızdan çıkardığımız dersler de oluyor, aynı ikmale kalışlarımız da… Zor günlerden geçtiğim bir dönem yaşıyorum. 4-5 ay önce, sağlık ve afiyeti yerinde olan abimin hastalığı, ardından geçirdiği riskli felç dönemi ve hayata tutunmaya çalışma çabamız ömrümüze bir çok ayar değişikliği yaptı. Bana ayrılan bu köşede bugün bunları paylaşmamın sebebine gelince; Can Yücel’in “Sarı Lira” adlı şiiridir bu yazımın özeti aslında… Şair “yaşamak değil bizi bu telaş öldürecek” diye başlıyor şiirine, sonra sevdiğimizle doyasıya sohbet edemediğimizi, gözümüz saate söyleştiğimizi anlatıyor. 20’li yaşlarda 30’lara kurulan saat alarmını 30’lardan 40’lara sonra 50’lere… Ve sonunda diyor ki; “öyle yanlış kurgulanmış ki hayat, özenle yarına saklanmış bir sarı lira gibi ömrümüz, vakti gelip de sandıktan çıkardığınızda bir de bakıyorsunuz ki, tedavülden kalkmış.” Usta şairin bu şiirini okumayanlar, mutlaka okusun desem biliyorum yine vaktiniz yok değil mi? Şimdi önümde duran bir dönem dersi var. Biricik abimin sesini en son 29 Ağustos günü duydum. Sonra bir daha hiç birimizle konuşmadı, konuşma yetisini kaybettiği için… Sarı liramızı sandığa saklamaya değmediğini yaşayarak öğreniyor insan. Çok şükür ki, birbirimize söylemek istediklerimizi hiç ertelemeden söyleyen iki şahane kardeşiz ve çok şükür şimdi bile gözümüzün içine bakarak birbirimizi sevdiğimizi anlatabiliyoruz. Ya gözlerine de bakamasaydım? Nerden çıktı bu karamsar yazı demeyin lütfen… Bu yazıyı okurken, yanınızda kim var? Anneniz mi, iş arkadaşınız mı, kardeşiniz mi, çocuğunuz mu, babanız mı, işçiniz mi, patronunuz mu? Ya da kim? Söyleyecek hatırlı bir sözünüz varsa şimdi söyleyin. Neyi neden ve niçin ertelediğimizi sorgulayacak kadar bile vaktimiz kalmıyor bazen… Tedavülden kalktığında, o özenle saklanan sarı liralarımızın aslında bir teneke parçası olduğunu anlıyor insan. Hayatım boyunca, karşılaştığım her olaydan doğru ders çıkarabilmeyi diledim yaratanımdan… Bu benim küçük yaşlarda edindiğim bir duadır. Öğrenmenin ise sonu yok ey sevgili okur, yani bir sonraki dersimizi bilmiyoruz. Bu günlerde acımı hafifleten tek şey, iyi ki yapmışım ya da yapmamışım dediklerim oldu. Evi dağınık annelerden biriyim çok şükür, kızım için dağılan evim ve ona ayırdığım o güzel vakitlerin sonucunda, o küçücük ellerini yüzüme tutup “canım annem seni seviyorum, iyi ki varsın” diye kurduğu o kocaman cümle ve sandığımda biriktirmediğim sarı liralara şükür dolu bir günümde yazılmış bir yazıdır bu… Şimdi abimin sesini özledim sadece “bu da geçer kardeşim” demesini… Derken, diyebiliyorken söyleyin diye yazdım. İyi geçinmek için, güzel şeyler söylemek için, sarı liranızın tedavülden kalkmasına siz izin vermeyin diye yazdım. Ben sadece yazdım, siz okudunuz. Yanınızda duran ilk kişiye neler söylemek istersiniz? Gerisi size kalmış… Çünkü sırada bir sonraki dersimiz var.