Türk tarihine baktığımızda kadının şanlı varlığını her daim görmekteyiz. Neler yaptıklarını bilmekteyiz. Ne yapsak haklarını ödeyemeyeceğimizi de! Kurtuluşa giden yolda, kadının ayak izi cumhuriyetin en kıymetli imzası olmuştur. Cumhuriyetin 100. Yılına girerken yaşadığımız deprem felaketi ile Türk Kadını bir kez daha varını yoğunu ortaya koymuştur. Bu muazzam dayanışma ruhunu gördükçe; Bir daha dünyaya gelsem yine Türk kadını doğmak isterdim. Bu muazzam dayanışma gücü karşısında her birinize tek tek sarılıyorum annelerim, kız kardeşlerim... Var olun ve sağ olun!
Yüzyılın felaketinde kadınlarımız gece gündüz yaraları sarmak için canla başla çalışmıştır. Kimi evindeki un çuvalını kimi iki hırkasından birini, kimi umre parasını, yastığını yorganını elinden gelenin fazlasını bir an önce yaraları sarmak için seferber olmuştur. Yaraları sarmaya odaklanmış, yan yana, omuz omuza var olmuştur. Günlerce atölyelerde kıyafet dikmiş, günlerce ocak başında ekmek pişirmiştir. Günlerce sessizce yardımlarını sürdürmüş, sürdürmeye de devam etmektedir. Neye gücü yetmişse bir olmuş, birlik olmuştur. Kimin ne hissettiğinin bir önemi olmamış, önemli olan tek şey dayanışma ruhu olmuştur. Toplumu ayakta bu dayanışma ruhu tutmuştur. Aziz Türk kadını! Var olun sağ olun.
...
Yıl 1857... Amerika’da bir tekstil fabrikasında çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyen işçilerin iş bırakma eyleminden sonra çıkan yangında, 120 kadın işçi hayatını kaybetmiştir. O günden sonra tüm dünya kadınları hak arama mücadelesine devam etmişlerdir.
Yıl 2023... Ülkemizde kadınlarımızın hak arama mücadelesi enkaz altında kalmıştır. Deprem bölgesindeki pek çok kadın kayıt dışı istihdam edilmektedir. Yani hiç biri işsizlik ödeneği ve kısa dönem ödeneğinden faydalanamayacak. Ülkemizde kadınlar erkeklere göre yevmiyeli çalışırken de daha yoksullar. Yoksulluğun gözü kör olurken de ilk kadının gözü kör olur bu topraklarda… Şimdi yoksulluklarına bir de yoksunluklar eklenmiştir. Ülkemizdeki afetzede kadınlar listeyi hiç uzun tutmayacağım acil olarak tuvalet ve su beklemektedir.
Tuvalet ve su! Yıl 2023 Türkiyesi.
Yaraları sarmaya çalışan Türk kadının varlığı ile ne kadar övünsek azdır. Ama! Kocasının, evladının ceset torbasına kafasını koyup uyumak mı unutmak mı? Adına ne derseniz deyin yanına uzanan Türk kadını böylesi bir acıyı hiç ama hiç hak etmemiştir.
Birlikte iyileşmek için varız ama!
Bugün hiçbirimiz iyi değiliz. Bilin istedim.
Aklımda o kadar çok şey var ki yazmak istediğim… Ama bunların bir önemi yok!
Bugün hiçbirimiz iyi değiliz bilin istedim. Lütfen bu yazıyı siyasi gözlüklerinizi çıkartıp okuyunuz. Çünkü acının siyaseti yok, çaressizliğin tarifi yok... Hatay’dan Karaman’a elinde bir naylon poşetle gelen yaşlı karı koca var aklımda... Otobüsten indiklerinde kol kola birbirlerine dayanarak zor yürüyorlardı. Arkalarında onca kayıp bırakmışlardı. Kocası karısına “senin şeker ilacı da televizyonun yanında kaldı” diyordu ağlayarak...
Şu aralar hepimizin içtiği su boğazına diziliyor bilin istedim. Şu aralar gözüm hiç bir siyasetçiyi görmek istemiyor bunu da bilin isterim.
Çünkü bugün ki siyasi arenada hiçbir duygum ve düşüncem maalesef temsil edilmiyor. Üzgünüm!
Buna mecbur edilmek kimin ayıbı bilmem?
Evet kadının adı var... AMA!
Amasız fakatsız mecbur bırakılmayı hiçbir kadın hak etmiyor. Hem de hiç!
Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, kalanlara dayanma ve direnme gücü diliyorum. Bugünden sonra her gün 8 Mart! Bunu da lütfen topyekün not edelim!