Son yıllarda Yunus Emresiz dil bayramları, tereyağının tavada bıraktığı cız sesi gibi bir ince sızı Karaman’ın bağrında... Yazıyı yazma niyetimle baş başa kalınca, başta merhum Talat Duru ve daha ismini burada sayamayacağım onca Yunus sevdalılarının çabaları bir bir geçti aklımdan.
Baş ucu kitaplarım ikiye üçe ayrılır. Aralarında en çok mutfak kitaplarımı severim. Elimin hemen altında dururlar. Ocakta çorba pişerken tahta kaşıkla tencere arasında dört beş sayfa okuduğum kitaplar, mutfak kitaplarımdır. Son üç-dört gündür Saray Holding Seka-Sar Vakfı tarafından, Karaman’ın kültür-sanat dünyasına armağan edilen Sarı Çiçek öykülerini okuyorum. Okumak için kitabı ne zaman elime alsam kitabın ismiyle göz göze geliyor tahta kaşıktan tavaya düşen tereyağın bıraktığı o cız sesini kalbimde hissediyorum. Bir kitap kapağına uzun uzun takılıyor kalıyorum. Çayı demliyorum, bulaşıkları topluyorum olmuyor, içimde bir mahcubiyet hissiyle;
Öyle ya, şehir Yunus’u unuttu diyorum kendi kendime.
Yazıyı yazmaya başlamadan önce Seka-Sar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sami Özdağ beyefendiyi arayıp soruyorum:
Neden “Şehir Unutması”
Sakin ses tonuyla yanıtlıyor Sami Bey “Şehir Unutması, sarıçiçek öykü yarışmasında birinci seçilen eserin adıdır. Duygu ve düşüncelerimden bahsediyorum. Yine aynı dingin ve sakin ses tonuyla Yunus’a sahip çıkmalıyız diyor Sami Bey.
Ne hoş, ne zarif denk düşmüş diyorum içimden. Tevafuk denilen şey bu olsa gerek. Sonra Sami Bey’in kitaptaki ön sözü geldi aklıma. İlk paragrafını paylaşmak isterim.
“Bu ön sözü Hıdırellezde yazdım. Tevafuk olmalı; kitabın konusuyla uyumlu, tabiatın yeniden dirildiği özel bir günde, hıdırellezde Yunus Emre ve onun Sarı Çiçek şiiriyle hayat bulan bu kitap ilk mesajını bana verdi. Hıdırellez ve Sarı Çiçek’in bir kitabın ilk sayfasında buluşmasında bir hikmet olmalı. Hayatta tesadüf yoktur ve ben tesadüflere inanmayanlardanım”
Onca öykü arasında “Şehir Unutması” birinci seçilip kitaba adını veriyorsa, bende tesadüflere inanmayanlardanım. Türkçenin kelimeleri ile düşünülmüş, Sarı Çiçek Öykü Yarışması eserlerini bir kitapta toplayan “Şehir Unutması” sanırım Karaman’a da önemli bir mesaj veriyor.
Mustafa Enes Anlamaz’ın kaleminden çıkan “Şehir Unutması”nın ilk paragrafını da paylaşmak isterim.
“Şimdi anlatılacak olanlar bu şehrin ahalisi tarafından çoktan unutuldu. Şehirlerin unutması, insanlarınkine benzemez. İnsan bir koku, bir ses, bir doku ile yeniden hatırlayabilir. Ama şehir unutması başkadır. Üstelik şehir unutsa da mutlaka hatırlayan iki kişi olmak zorundadır”
O iki kişiden biri olmak ne kıymetli!
O iki kişiden biri olabilenlere ne mutlu.
Sami Özdağ Bey önderliğinde Seka Sar Vakfı bu yıl ki kutlamalarda, (bana göre) Yunus Emre’ye sahip çıkma konusunda Yunus’un Türkçesi ile yazarak direnmiştir. Karamanoğlu Mehmet Bey’in fermanına uyarak Türkçe düşünülmüş, Türkçe yazılmış ve Türkçe okunan Sarı Çiçek öyküleri ve daha önce edebiyat tarihimize armağan ettikleri, Yunus Emre’nin izinde bir sarıçiçek zarafetiyle düşünülen katkılarından dolayı teşekkür etmek istedim.
“ŞEHİR UNUTMASI”
Okumaktan muradı olanlara! Adıyla varlığıyla; Kalanlara soranlara, yazanlara okuyanlara, bilenlere bilmeyenlere bir selam gönderiyor vesselam...
Boynu bükük bir sarıçiçek mahcubiyetiyle, aleykümselâm.
Eline, yüreğine sağlık arkadaşım. Seni okumaya devam ediyoruz....