“Anlamak bir gezidir, bir başkasının ülkesinde” der Fazıl Hüsnü Dağlarca... O ülkeye ayak basmadan, gözünün içine bakmadan, şarkılarına eşlik etmeden, oturup bir bardak çayını içmeden, aynı yıldızları seyretmeden, bir şakasına gülmeden, bir sokağında birlikte yürümeden, hayalini kendi ağzından dinlemeden oturduğumuz yerden birbirimizi anlamak zorlaşıyor.
Hayat yeterince zor akıyor, bazen de akmıyor. Aralık ayında yazarım diye not aldıklarım, budanan umutlarımı arsız arsız yeşertiyor.
“Kim bu Kartapçılar?”
Yerel basında ve sosyal medya ağlarında yeterince kendilerini tanıttıklarını düşünüyorum. Anadolu’da yerleşik bir deyim vardır tam da anadoluyu anlatır “Sen, ben... Bizim kız, bizim oğlan” Yani Karamanlı olduklarını biliyorum. Karaman’ın kültür ve sanat yaşamına, tanıtımına katkıda bulunmak istediklerini biliyorum. Şu ana kadar bu amacın dışında olmadılar. Olurlarsa “Uyanış okuyun haberiniz olsun” derim.
Hepimizin küçük bir tebessüme ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, aralık ayı etkinlik takvimleri içinde “Hayat Kime Güzel” adlı tiyatro oyununu Karaman’da tiyatroseverlerle buluşturdular. Yine aralık ayı içinde ilkini düzenledikleri Ozan İsa Oğuz’u Anma gecesi türkülerle, şiirlerle ve anıların konuşulduğu sıcak, samimi bir vefa gecesi olmuştur. Kartap Başkanı Rıza Duru, ahde vefa etkinliklerini her yıl geleneksel hale getirmeyi amaçladıklarını belirtmiştir. Anma gecesinde bende bir İsa Oğuz şiiri okuyarak naçizane katkıda bulunmaya çalıştım. Sahneye çıkan arkadaşların hangi siyasi görüşten olduklarını bilmem ama türkülerin hepsine eşlik ettim, okunan şiirleri zevkle dinledim. Zaten sahnede kimse siyasi içerikli bir konuşma da yapmadı. Kartap yöneticilerini seversiniz, sevmezsiniz bu ayrı bir konu... Gelseydiniz bilirdiniz, bilseydiniz sormak zorunda kalmazdınız. Keza gelip beğenmemek normal, gelip izledikten sonra eleştirmek de normal... Dilerim proğram kayıtları sosyal medya ağlarından paylaşılır ve ne demek istediğim anlaşılır. Zira “ Anlamak bir gezidir, bir başkasının ülkesinde” Bizim ülkemiz de ülkümüz de memleketimiz Karaman olmalıdır.
Aralık ayında yazmak istediklerimden birisi buydu. Kartap ve İlesam Karaman temsilcilerine bir Karamanlı olarak teşekkür ederim.
“İzmanço siyasi mi?”
Yok artık daha nesi? Diyesi geliyor insanın... Türk müziğinin en büyük değerlerinden bir isimden bahsediyoruz, Barış Manço’dan... Hangimizin bir Barış şarkısı yoktur kalbinin derinlerinde... Hangimiz Japonya’da Türk bayraklarının en çok sallandığı o muhteşem Barış Manço konserini göz yaşları içinde izlemedik? Barış Manço’nun siyasetle işi olmamış fakat gerçek bir vatansever olduğu konusunda sanırım hepimiz hem fikiriz. Ne kadar az şeyde hemfikiriz değil mi? Azımıza, özümüze sahip çıkanlara selam olsun. Bütün şarkıları baştan sona Türkçedir, deyimdir, deyiştir... Barış Manço tek kelimeyle Türkçe demektir. Bundan ötürü İzmanço Karaman en çok da Karaman’a yakışan bir oluşum olmuştur. Üstelik ataları Karaman’dan Rumeliye göç etmişlerdir. Konuyla ilgili Rıza Duru’nun Savaş Manço ile iletişime geçerek yazdığı yazıyı Uyanış Gazetesi web haber sitesinden okuyabilirsiniz.
İzmanço Karaman’ı Türk dilinin başkentine bir hizmet sayarak Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Gülşah Yalçın kurmuştur. Kendi kişisel gayretleri ile İzmnanço Karaman platformunu kurmuş ve öğrencileri ile birlikte 7’den 77’ye Karamanlılara çok güzel bir etkinlik hazırlamıştır. Gelseydiniz bilirdiniz. Bilseydiniz sormazdınız?
İzmanço Karaman’ın ilk etkinliği geçtiğimiz günlerde düzenlenen Barış Manço’yu Anma Gecesi oldu. Sahnede ilk kez izlediğim KMÜ Müzik ve Tiyatro Topluluğu öğrencilerine hayran kaldım. O kadar çok özlemişiz ki Barış şarkılarını 7’den 77’ye hep birlikte söylemeye... Doç. Dr. Gülşah Yalçın sahnede tüm zerafetiyle ve heyecanıyla Barış Manço ve İzmanço Karaman’ı neden kurduklarını anlattı. İzlerken içimden geçeni şuraya yazılı bırkıyorum:
Her ay bir okulda Gülşah Hoca Barış Manço’yu anlatsa çocuklarımıza ve hep bir ağızdan Barış şarkıları söylense yine yeniden!
Teşekkürler Gülşah Hoca, teşekkürler İzmanço Karaman.
3.notum görmezden gelmem istenen bir başlık ve fakat siyasidir.
Mazur görün Başkanım sözümden dönüyor ve yazıyorum. Yazıyorum örnekleri çoğalsın istiyorum. Yazıyorum belediyenizin kaldırım haberlerinden daha çok önemsiyorum bu haberleri... Yazıyorum kızımın okulunda da yetersiz beslenen ülke evlatları olduğunu biliyorum. Yazıyorum bazı önemli gün ve haftaları, iki satır mesajlarla geçiştirilemeyecek kadar anlamlı ve önemli olduğunu hatırlatmak için... Yazıyorum annesi hangi siyasi partiye oy verirse versin bu ülkenin her çocuğu bizimdir ve kıymetlidir diye...
Her yıl 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlanan Yerli Malı ve Milli Tutum Haftası okullarda börek, çörek, patlamış mısır ve kısır ile kutlanır. Daha önceki Çoban Ateşi yazılarımda yazdım. Keşke elmaya başkentlik ettiğimizi hafta boyunca çocuklarımıza okullarda anlatsak, giderken bir kasa elma götürsek, Karaman’da neler yetişir konuşsak, en güzel elma şiirlerini yazsak, elma resimleri yapsak, her okulda bir milli tutum kumbarası hareketi başlatsak... Neden niye olduğunu anlatsak çocuklara!
Bu yıl yine yerli malı haftasını aynı yasak savan duygularla kutlanırken, Ermenek Belediye Başkanı Atila Zorlu’nun Ermenek’te bazı köy okullarına muz dağıttığını öğrendim. Kendisini arayıp sorduğumda; çocukların yerli malı sofrasına küçük bir katkıda bulunmaya çalıştıklarını söyledi ve ilave etti “ Çocukların yetersiz beslendiği ve bizim katkımızla çözülümeyecek kadar vahim olan bir Türkiye’den bahsediyoruz. Keşke elimizden daha fazlası gelse... Gözlerindeki sevinç kıymetliydi ve bana yetti. Bir tek fotoğraf karesi ile bu anı bozmak istemedim” Belki bireysel bir çabayla ama örenklerinin çoğlaması açısından önemliydi ve yazmak istedim.
Teşekkürler Atila Zorlu.
Yeryüzündeki bütün vasatlıkların kaynağının kayıtsızlık olduğunu düşünürüm. Çünkü “Anlamak bir gezidir, bir başkasının ülkesinde” Gerisi lafügüzaf.
Ne güzelde yazar aleviyle, közüyle, dumanıyla çoban ateşi, içine işletir, yüreğinin teline dokunur her kelimesi. Yine inceden, kırmadan incitmeden dizmiş kelimelerini. Yüreğine kalemine sağlık toprağım. Kalemin durmasın, yüreğin susmasın. Var ol.