YORULDUK… Osman Nuri KOÇAK Türk siyaseti ben kendimi bildim bileli üslup sorunu yaşıyor. Bir defa olsun bir siyasetçinin karşısındaki birisi için olumlu anlamda konuşmasını izlemeden ölüp gideceğim. Şerefsiz, cibilliyetsiz, namussuz, ikiyüzlü, hain, satılmış, hısız, uğursuz ve buna benzer sözler siyasetin dilinde çerezdir. Genel Müdür, Monşer, Recep Bey gibi yenileri ekleniyor ama bir türlü küfürlü hitap dağarcığımızdaki söz kalemi eksilmiyor. Esasen, gerçekten onurlu bir iklimde kabul edilmesi mümkün olmayan sözler ve deyimler bizim mahallede ağırlığını da, etkisini de yitirmiş bir halde havalarda uçuşuyor. Söyleyenleri de, bu düzeysizlikleri de toplum kanıksadı galiba… Ama topyekûn bu siyaset yapma biçiminden yorulduk. Şahsen ben yoruldum. Hiç kimse için yaşam boyu ağzıma alamadığım sözlerin, devletin en yetkili insanlarınca gece gündüz sarf edilip durması toplumu kamplaştırdı ve giderek, onulmaz ön yargılar ve düşmanlıklar oluşturdu. Tayyip Erdoğan ile bu üslup doruğa çıktı. Başbakan için her şey tehdit. Her şey ve herkes öteki… En büyük toplumsal yarılma onun gerçekleştirdiği yarılmadır. 12 Eylül öncesi bile bu kadar çeşitli hainimiz yoktu. O dönemdeki yarılmanın bu güne göre bir onuru vardı. Bu onur vatan, ulus, bayrak ve sömürgecilik karşısındaki duruştan kaynaklanıyordu. Şimdi bu değerlerin hepsini yozlaştırdılar. AKP ve Başbakan 13 yıldır bağıra bağıra milleti uyuşturdu. Tüm demokratik kavramların içi boşaltıldı ve onlara yeni anlamlar yüklendi. Bazılarının elbette değişmesi gerekiyordu ama bunları da kullanarak her şeyi ters yüz etti. Biz artık biz miyiz? Emin değilim. 10 Ağustos bu yarılmaya, ötekileşmeye, yabancılaşmaya itiraz etmek, kardeşliğe ve Büyük Türkiye ülküsüne yeniden sahiplenmek için halkımıza çok değerli bir fırsatın kapısını aralamaktadır. Aziz Türk Halkı bu sınavı yüz akı ile vermelidir. Özü başka, sözü başka siyasetçileri cezalandırmak ve bu yoldan siyaset yapmaya devam edecek olanların da umutlarını kırarak Türk Siyasetine yeni bir soluk aldırmak, halkın vereceği oylar ile mümkün olacaktır. Milletçe huzura ihtiyacımız var. Elele olmaya ihtiyacımız var. Ekmeleddin İhsanoğlu bu toplumsal barışı ve yumuşamayı sağlayabilecek bir kişi gibi duruyor. Acaba Allah bize yeni bir şans daha mı veriyor? Bu şansı değerlendirmek veya daha büyük bir kargaşaya sürüklenmek elimizde… Ne dersiniz 10 Ağustos bunu başarabilecek mi? Sizin ellerinizde…