7 Haziran seçim maratonunda son yüz metreye girildi.
Karaman yine demokratik rüştünü ispat etti.
Birbirlerini gereksiz yere hırpalamayan ve saygısızlık etmeyen partiler, adayları ve yöneticileri ile tüm ülkeye örneklik oluşturdular. Bu nedenle de “Teşekkürler Karaman” diyorum.
Elbette her parti iktidara gelince neler yapacakları konularını farklı metotlarla sundular. Buna yönelik algı oluşturma çabaları da oldu.
Bazıları meclise vekil değil, hükümete bakan seçmiş olacakları ile bazıları Karaman’ın yerli adayları olmaları ile bazıları da bir önceki seçimlerde daha güçlü güçlü göründükleri için muhalefet oylarının kendilerinde toplanmasını istediklerini öne çıkararak süreci lehlerine çevirmeye çalıştılar.
Bunlar seçim esnasında kabul edilebilir boyutların ötesine taşmadı. Küçümseme, aşağılama ve hakaretlere tanık olmadım.
Keşke Sayın Recep Konuk, kendisinin içinde yetiştiği partisinin de olduğu kesimler için “ezeli mağluplar” gibi şahsını zayıflatan bir ifade kullanmasaydı daha da iyi olacaktı.
Acaba Karaman 8 Haziran sabahına nasıl uyanacak?
Bu sorunun cevabını seçim süreci boyunca aradım.
Dikkat edilirse süreç boyunca bu konularda yazı yazmadım. Manipülasyon anlamına gelecek değerlendirmelerden korktuğum için yazmadım. Bize yakışmayacak, hafif düşecek iş yapmaktan çekindiğim için yazmadım.
Halk bu seçimlerde suskun ve düşünceliydi. Politikacıları dinlerken, onlarda, çok derinlerde bir şeylerin cevabını arayan insanların huzursuzluklarını gözlemledim.
Bu neyin işaretidir 8 Haziran’ da daha iyi anlayacağız.
Ama AKP’ den kopuşun hatırı sayılır boyutlara ulaştığını çıplak gözle görmek mümkündü.
Bu kopuş kime yarayacaktı?
MHP hem sağda olmanın verdiği geçiş kolaylığı hem de yerel seçimlerde aldığı oyların CHP’ den fazla olması sebebiyle, milletvekili çıkarmaya yakın olduğunu söyleyerek, söz konusu kopuştan nasibine daha çok oy düşeceği beklentisi içindeydi.
Ama sanki seçim çalışmalarındaki renksizlik ve rehavet bu beklentileri ile örtüşür nitelikte değil gibiydi.
AKP Recep Konuk ile bu kopuşu durduramadı ama en aza indirdi gibi. Ancak iki sıfırdan da hayli uzaklaştı sanıyorum.
CHP ise adaylarının olumsuz anlamda hiç tartışılmamasıyla, derli toplu yapısıyla, tüm parti güçlerini büyük bir hevesle sahaya indirebilmesiyle, kazanma odaklı azmiyle daha fazla göz doldurdu ve farkındalık oluşturdu gibi.
Halkın dirliğini ve ekmeğini konu alan ve diğer partilerle dil dalaşına girmeyen genel politikaları da halkın sinesinde olumlu yankı bulmuş gibi.
Bu seçimlerin gündemini CHP belirledi.
Galiba bu kararlı ve öncü duruş, Karamanda’ da kabul gördü.
Dolayısı ile AKP’ den uzaklaşan halkın CHP’ ye daha fazla eğilim içinde olduğu iddiası sanki abartı değil.
Sonuç olarak AKP, bir milletvekilliğini garantilemiş ama ikinciye veda etme sınırında duruyormuş gibi.
İkinci milletvekilliği ise CHP’ ye daha yakın gözüküyor.
Ama demokrasilerde her şeyin sahibi millettir. Oy da ona aittir. Başa getiren de, oradan indiren de millettir. Onun sağduyusu en doğru sonuca ulaşmayı sağlayacak erginliktedir.
Bu bizim son sözümüz.
Sıra o büyük gücün yani milletin son sözündedir artık.
Bu seçimlerin ülkemize hayırlar getirmesini diler, son 48 saatte sağduyunun devamını beklerim.